Son zamanlarda Batman’da yaşanan ve artık neredeyse sıradanlaşan bir durum var: Balkonlardan düşenlerin büyük çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor. Dikkat ediyor musunuz bilmiyorum ama bu kazaların neredeyse %99'u kadınları kapsıyor. Bu oran Türkiye genelinde oldukça düşükken, Batman’da bu denli yüksek olması düşündürücü değil mi?
Yeni yapılan binalarda, özellikle yüksek katlı olanlarda korkuluklar oldukça sağlam ve insan boyuna yakın. Hal böyleyken, başı dönse bile, bir insanın korkulukları aşarak düşmesi pek de kolay değil. Yani bu düşmeler, “dikkatsizlik” ya da “kaza” denilerek geçiştirilemeyecek kadar ciddi ve soru işaretleriyle dolu.
Eskiden kadınlar halı silkelerken, çamaşır asarken balkonlara çıkar, bu tür riskli işlerle uğraşırlardı. Ancak artık halı yıkamacılar var, çamaşır kurutma makineleri var. Yani bu tür ev işleriyle açıklanacak bir durum da kalmadı ortada. O zaman sormak gerekiyor: Neden bu kadınlar balkon korkuluklarına çıkıyor? Neden düşüyorlar?
Aklıma türlü sorular geliyor. Acaba bu kadınlar depresyonda mıydı? Acaba istemeden mi düştüler, yoksa birileri mi düşürdü? Belki de ev içinde yaşanan baskılar, psikolojik sorunlar, ekonomik kaygılar bu “düşme” vakalarının arkasındaki görünmeyen sebepler.
Bu konu artık kamuoyunun da, medyanın da, yetkililerin de ciddi şekilde üzerine eğilmesi gereken bir mesele. Sadece “bir kaza daha” diye geçiştirilemeyecek kadar fazla, fazla olduğu kadar da ürkütücü.
Belki de bizim gazeteciler olarak bu konunun üzerine daha fazla gitmemiz gerekiyor. Belki de kamuoyunu yeterince bilgilendirmiyoruz. Ama bildiğim bir şey var: Her ölüm erkendir. Ve her düşen kadın, aslında kaybedilmiş bir değerdir.
Bu kadınların hikayeleri, hayatları, aile yapıları, geçmişleri mercek altına alınmalı. Batman’daki kadınlar baskı altında mı? Yalnızlar mı? Görünmeyen bir çığlık mı bu düşmeler?
Toplum olarak bu soruların cevabını aramak ve bulmak zorundayız. Aksi halde vicdanlarımız hiçbir zaman rahat etmeyecek.
Hoşça kalın.