İstanbul'daki o sarsıntıyı hepimiz yüreğimizde hissettik. 6.2'lik bir deprem, büyük bir şehirde yaşayan insanlar için ne denli bir korku ve panik kaynağı olduğunu tahmin etmek zor değil. Evler, iş yerleri bir anda terk edildi, insanlar can havliyle sağa sola koşturdu. İşte tam da bu karmaşa ve korku atmosferinde yaşanan bir olay, insana "pes artık!" dedirtecek cinstendi.

Bir vatandaş, bir çocuk parkındaki kaydırağın tepesine çıkmış, depremin şokuyla ne yapacağını şaşırmış insanlara akıl almaz şeyler söylüyordu. Güya bu yaşananlar imana gelenlerin başına gelecekti! Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır? İnsanların en savunmasız anında, korkuyla titrerken onları dinle imandan soğutmaktan başka ne işe yarar bu sözler?

O şahıs, çocukların neşeyle oynadığı bir kaydırağı şov platformuna çevireceğine, o telaşlı kalabalıklara Allah'ın şefkatli elini uzatsaydı, onları sakinleştirmeye çalışsaydı, hatta depremden korkmuş minik yürekleri o kaydırağa çıkarıp bir nebze olsun yüzlerini güldürseydi, inanın çok daha hayırlı bir iş yapmış olurdu.

Aklı başında olan herkes bilir ki İslam'a davet zorla olmaz. İnsanların en çaresiz anında ortaya çıkıp, Allah'ın adını kullanarak onları bir inanca çağırmanın hiçbir faydası yoktur. Aksine, bu tür yaklaşımlar insanları dinden, inançtan uzaklaştırır.

Ahirette kimsenin kimseye ihtiyacı olmayacağını, herkesin kendi amellerinden sorumlu tutulacağını Kur'an-ı Kerim açıkça bildiriyor. Benim de inancım budur.

Ben hep şunu savunmuşumdur: Bir insan Müslüman olduktan sonra imtihanı çok daha ağırdır. Çünkü İslam dini sabır ister, özveri ister, adalet ister, en önemlisi de büyük bir insanlık gerektirir. İslam'da şiddet yoktur, din, ırk, mezhep ayrılığı yoktur. Öncelik insandır, merhamettir, sağduyudur ve aklı selimdir. Allah, bir parkta oynayan çocukların kaydırağına çıkıp, insanların korku ve panik içinde olduğunu umursamadan, bu durumu kendi çıkarına yorma çabasında olanları elbette görmektedir.

Şüphesiz Allah Celle Celalühü, kimin hangi kaderi yaşayacağını en iyi bilendir. Hem bireylerin, hem toplumların, hem de yeryüzündeki tüm canlıların kaderi O'nun ilminde saklıdır. Allah Teala kimseyi ayırmaz, kimseye ayrıcalık tanımaz. O'na ulaşmak için kimseye aracı kılınmamıştır, Kur'an-ı Kerim ve Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) dışında.

İslam'a davet asla bir parkta, çocukların oyuncağına zarar vererek olmaz. Yüce Rabbimiz, Kur'an ve Peygamberimiz aracılığıyla zaten tüm insanlığı davet etmiştir ve etmektedir.

Lütfen bu tür davranışlarla insanları dinden, imandan etmeyin. Onları korkutmayın, uzaklaştırmayın.

Ey Allah'ın kulu...

Allah Celle Celalühü hepimizi hidayete erdirsin. Amin inşallah.