Geçtiğimiz haftaki köşe yazımda, Batman’da açık tütün satışının neden yaygın olduğunu, kapalı alanlarda sigara içmenin neden hâlâ sürdüğünü ve bazı tekel bayilerinin içki satış saatine uymamasını ele almıştım. Toplumsal bir meseleye dikkat çekmek istemiştim. Ancak yazı sonrası bir takipçimden şu eleştiri geldi:
“Beg efendi, gözlerimi yaşarttın yaw! Bırak tütünü, alkolü... Uyuşturucuyu ve zinayı haber yap! Almış başını gitmiş, hatta eşcinsellik var bu şehirde. Bu konulara da bak ama canı gönülden yazın!”
Kıymetli takipçim, bana tütün ve alkolü boş ver, daha önemli meseleler var demek istiyor. Belki bu konulara doğrudan dahil olan biri, belki bir satıcı, bilemem. Ama bir noktada ihbarda bulunuyor, bu da azımsanacak bir şey değil.
Öncelikle bu yorumu yapan kişiye teşekkür ederim. Her ne kadar sahte bir hesap üzerinden yazmış olsa da, yazılarımı okuyor, bir şekilde değer veriyor. Bu benim için kıymetli. Ancak aynı zamanda, bu takipçimin yazılarımın çoğunu okumadığını da hissediyorum. Çünkü ben uyuşturucu meselesini gazetecilik hayatım boyunca defalarca yazdım, dile getirdim. Hatta Batman’da bu konuda yazan az sayıdaki kalemlerden biriyim.
Fakat “zina” ve “eşcinsellik” gibi konular öyle her ağızdan çıktığı gibi yazılacak meseleler değildir. Bu, ciddi bir ithamdır. Hele ki Batman gibi bir kente böyle bir lekeyi yazıya dökmek için elimde somut delillerin, görüntülerin, şahitlerin olması gerekir. Gazeteci iddiayla değil, belgeyle konuşur. Aksi, gazetecilik değil iftiradır.
Takipçim “canı gönülden yazın” demiş. Şunu herkes bilmeli: Ben kimsenin siparişiyle yazı yazmam. Her yazımı araştırarak, içtenlikle kaleme alırım. Eğer Batman’ı ve insanını sevmesem, zaten ne gazetecilik yaparım, ne köşe yazarlığı.
İstesem ben de sahte bir hesap açar, toplumda infial yaratacak birkaç cümle savurur, köşeme çekilirdim. Ama biz bu mesleği ciddiye alıyoruz. Yazdıklarımızla toplumun nabzını tutuyoruz. Eleştirilerimiz yapıcı olur, kırıcı değil; suçlayıcı değil, düşündürücü olur.
Sayın takipçim, umarım bu köşe yazımı da okursun. Senin sahte bir hesapla yaptığın ihbarı şimdi on binlerce Batmanlı okuyor. Belki ilgili makamlar da. Ben bu yazıyı cesurca ve canı gönülden yazdım. Sen de cesur ve duyarlı bir vatandaşsan, bu iddialarını ilgili mercilere bizzat ilet. Emin ol, dikkate alacaklardır.
Son olarak şunu da belirtmek isterim: 10 yıldır her gün köşe yazısı yazan, yüz binlerce kişiye ulaşan bir gazeteciye “daha cesur yaz” demek, samimiyetten çok ön yargı gibi geliyor.
Unutmayın; eleştiri, dostane ve samimi cümlelerle olur. Cesaret de, kalemle gelen sorumlulukla...