Bilinçaltı yönlendirme ve tüm dizilerin, programların formatlarına uygun olarak algı yönetimi ile insanlara ana hedef sunumuyla empoze ediliyor.

Cinsel karmaşa yaratmak mı dersiniz, benliğinden koparılan gençler mi?

Kendine yabancılaşan ve içine kapanan çocuk ve gençlerin yanında büyüklerin de yalnızlaşan dünyalarında değerler kaybına uğraması mı?

Ahlaki ilkelerin zayıflatılması ile özgürlüğü hayatın ana ilkesi gören yeni kuşakların evlilik, aile, ortak yaşam alanları, toplumsal paylaşım ve dayanışmaya olan uzak duruşlarına yol açmaları mı?

Konunun özü, yapılan ve hazırlanan, milyonların takibine sunulan, reyting oranlarını zirvelere taşıyan, toplumsal dokumuzun yanına bile yaklaşamayan dizilerin yarattığı tahribatın onarılamaz yıkımlar getirdiğidir.

İstek ve talep oranında hazırlanan ve sunulan dizilere, bilinçsiz ve şuursuz bir kitlenin rağbet göstermesi, bu programların doğru olduğu ya da insanlara, zevkleri tatmin etme dışında fayda sağladığı anlamına gelmiyor.

Diziler içerdikleri konuların değişikliğine göre model roller yüklenmekte, dizi karakterleri bırakın dizi içindeki rolü ile normal hayatında bile yakından takip edilen, yaptıkları bire bir yapılmaya çalışılan tipler olarak özenti yaratmakta.

Yarattıkları değer kaybı, insanlarda yarattıkları özenti psikolojisi, sapkınlık ve kültürel yozlaşmaya yol açan senaryoları, şiddete ve mafya rollerine yönelik kişilik bozuklukları, zevk peşinde koşan tipler, cinsiyet karmaşasına yol açan kimlik bunalımı gibi insan dışı ahlaki edinimler ve yaşam biçimlerini tetikleme dürtüsü yaratan dizilerin sınırlanması gereken sansür kriterleri olmalı.

Hayali karakterler ve gerçek hayatta olmayan rol modeller ile kimlik bunalımına yönlendiren dizilerin verdiği zararın tahribatının artık bilinçli yapıldığı, kontrol edilemeden yaratacağı kültür ve inanç dejenerasyonunun ortaya çıkmasına zemin hazırlandığı inancındayım.