Yoğurt satmak, çift sürmek, hayvan otlatmak köy işleri derken bizim çocuk dört beş sene medrese eğitiminden sonra büyüdü askere gitti geldi ve evlendi.çalıştı çalıştırdı.O çocukluğundan beri kitap okumayı çok sever, tarihi olaylara çok heveslidir, gerek medrese zamanı gerek askerden önceki senelerde çokça dini kitap okumuştu, uzun kış günlerinde şevberk denilen gece Hikaye ve Dengbejleri hiç kaçırmazdı.

   Genç bir delikanlı olan bizim çocuk,Asker olduğu İstanbul Şiledeki askeri kışlanın Kütüphanesine dalar, dört gözle zevkine göre kitap arar, bir ara gözüne çarptığı iki ciltlik kitap çokça dikkatini çeker, onlardan bir tanesini çıkardı Kitabın ismi “Bozkurtların dirilişi”, okudu sürüncemesi iyi çok hoşuna gitti, ikinci kitap “Bozkurtların ölümü” onu da bir çırpıda okudu, Bizim çocuk hayatında ilk kez romanla tanışmıştı, o zamana kadar çok kitap okumuştu, ama roman nedir bilmezdi bu iki kitap sayesinde romanın ne olduğu gördü, tam onun sevdiği bir serüvendi.

    O zamanın ruh hali siyest bilemezliği, ne okuduğunu bilmiyordu, romandaki heyecan macera ruhuna işlemişti, sonradan bu kitabın yazarı Nihal Adsız gibi dar görüşlü, bir pencereden bakan, ırkçı bir kişi olduğunu anladı, o zaman bu romanlardaki kin ve nefret onda bir şey uyandırmamıştı, doğrusu bu kitapları anlamak için bir şeyler öğrenip zaman lazım olacaktı, bizim çocuk bunları geç de olsa anladı, ne kadar nefret ve kindar bir imlada yazılmış, ama ne olursa olsun bizim çocuk romanla tanışmıştı, sonraki yıllarda okumaya devam etti, durum öyle oldu ki neden bende roman yazmayayım, zaten ilk okulun ilk yıllarından beri okumayı yazmayı çok seviyordu.

   Bizim çocuk artık olgun bir adamdır, evlenmiş çocuk babası derken torun sahibi oldu, okuyor ama henüz yazmamış, ilk okul yıllarında öğretmenlerin dayağı ile Türkçeyi, babasının gönderdiği medresede Arapçayı okumuş ve öğrenmişti. Çocukken çok hikaye dinlediği için Kürt diline hakim olması, birde Kürt dilinin baskı altında olduğu için, Kürtçe tarihi roman yazmaya karar verir.

    İki eser birden yazar baskı durumuna getirir, Basacağı yayınevi bulur, ve kitapların çıkmasını heyecanla beklerken, 38 senelik eşi Amansız bir hastalığa yakalanmış, ölüm döşeğindedir, acı bir tesadüf eşi vefat ederken o günlerde Kitapları da çıktı, bu gün dede olan  Bizim çocuk o kadar heyecanla beklediği kitaplarını baskıdan iki ay sonra görür.