Dünkü yazımda bazı Hocalarımız ve Siyasetçilerimizin Avrupa hakkında ki düşüncelerini yazmıştım bugün bu konuyu biraz daha açıp bazı örneklerle anlatmaya çalışacağım. Said’i Nursi büyük bir İslam düşünürüdür,  İslam itikadı hakkın da çok çalışmaları ve katkıları vardır. Bu zat 1960 yılında rahmete kavuştuğu zaman ikinci dünya savaşı üstünde 15 yıl geçmişti. Bu süre zarfında birbirlerini yok etmek isteyen Almanlar ve diğerleri dünyada eşi benzeri görülmeyen bir barış ve dostluk ortamı oluşturdular. İşte Said’i Nursi buna şöyle der ey Avrupalılar, ben sizin zengin ve refah düzeninize değil, ancak sizin bu barış ve kardeşlik ortamınızı kıskanıyorum. Avrupa ülkelerine gidip gelen bazı gerçekçi insanların anlattığı. Her yıl Akdeniz de boğulan binlerce insanımız. Avrupa ya kaçak yollarda ne paralar ödeyip zar zor giden gençlerimiz. Eğer bütün bunlar sizlere bizlere bir şey anlatmıyorsa ben ne diyeyim. Şimdi siz siyasetçilerimiz, sizden beklenen, ülkelerinizi, hak hukuk başta olmak üzere toplumsal barışı getirmek. Din hocalarımız. İnandığınız dini cımbızla seçtiğiniz kelimelerle yaranmak için değil tümü ile halkınıza anlatmalısınız. Eğer bunları yapmıyor yapamazsanız, halkın inancını sarsar, Avrupa yollarında Akdeniz de boğulmaya, kaçakçılara para vererek kaçak yollardan Avrupa ya kaçıp bu günahın altında kalırsınız. Elbette ki Avrupalılar çıkarları için her şeyi yaparlar, değer verdiğim bir hocam demişti ki Avrupalılar Babasının mezarına bile bedava su dökmezler, buda doğrudur. Biz Avrupa da medrese cami külliye açabiliyoruz, hem de devletlerin maddi yardımı ile, bir de tersini düşünün, onlar buraya gelseler, kilise açar bizi dinlerine çağırır, birçok insanımız dinlerine geçerse, acaba biz ne yaparız. Sonuç olarak bir gerçek kimse güzel yerden kaçmaz, eleştiri yapacağımıza kendimize çeki düzen vermek, içimizdeki bu aşırılık yandaşı örgütlere yol vermemek. Eğer gerçekten dinimize sahip olmak isterseniz, seviyorsanız, kuran tüm varlığı ile rehberimiz olsun.