Şu bazı insanlarımızın bir fıtratıdır evde işler iyi gitmediği zaman hatayı kendimizde arayacağımıza dışardan nedenler arar dururuz. Bu şahsi işlerde de öyledir, toplumsal alanda da öyledir. Özellikle taziyelerde vaiz veren birçok hocalarımız batılılar için atıp atıştırıyorlar, hiç batıya gitmeyenlerin yanında gidip görenlerden de bazıları aynı şeyi söyler. İdarecilerimiz, Ekonomi iyi gitmedi diş güçler, toplumsal huzurumuz mu bozuldu dış güçler, insan hak ve hukuku mu konu oldu dış güçler. Oturup acaba biz nerde hata yaptık, ne yaparsam doğruyu bulurum, kimi kendime örnek alayım diye bir kültürümüz yok, her zaman iyiyiz, her zaman haklıyız, en kolayı sucu başkalarına atmak. Birde siyasetçilerin din millet istismarı her şeye tuz biber katar. Bilmeliyiz ki bir insanı yükseltmek için ona övgüler, olmadığı gibi kahraman, doğru düzgün  göstermeye çalışmak yetmez, çünkü bir süre sonra doğrular açığa çıkınca bu insanın değerini düşürmüş oluruz. Tam tersi birisini kötülemek için yapmadığı eleştiri ve kötülükleri ona yapıştırmak bir süre bunu da yükseltir. Tarihi bir örnek; 1967 veya 68 yılında ABD apollo adlı araçla ay yüzüne iniş yaptı, bu olay bütün dünyada bir büyük yankı uyandırdı, çünkü hiç kimse ayın bu kadar yakın olduğu, bir gün insanların oraya çıkacağını hesap etmemişti. O zamanlar Batmanda iki büyük alim vardı. İkisi de tanınmış halk arasında büyük saygı gören kişilerdi, bugün çocukları torunları hayattadır isim vermeyeceğim ama bu iki alim’in bu konudaki zıt görüşleri ve sonucunu sizlere arz ederim. Birincisi evet bu mümkündür dedi, teknoloji ilerlemiş Ay da o kadar uzak değil diyerek bu olayı onayladı. Öbür hocamız ise direk bu olmaz bunu diyen kafir olur, dinden çıkar, şiddetle karşı çıktı. Şimdi soru şu, okula gidip okuyan öğrenci bunun mümkün olduğunu görecek. O zaman söyleyin bu alimlerden hangisi dini inanca zarar verdi.