Avustralya aborjinleri. Bu Avustralya yerlilerine verilen addır. Bunların durumu veya konumu Amerikalı Kızılderililere benzer. Avustralya’ya Güneydoğu Asya’dan gelmişler. Bir göçebe hayatı yaşarlar. Geniş Avustralya topraklarında dolaşırlar. Bunlar daha çok ilkel hayat yaşarlar. Avlanırken ateşli silah yerine ok mızrak gibi eskiden kalan silahları kullanırlar. Denizlerden kendi usulüne göre balık avlarlar. Tarım ve avlanmak geçim kaynaklarıdır. Yazılı bir dilleri yoktur. Bunun için kimse onların dili öğrenemez fakat şarkı ve türkülerle ağızdan ağıza bilgi ve geleneklerini aktarırlar. 18 yy. da Avustralya’da 300 bin  Aborjin yaşardı. Bu yıllardan sonra orayı işgal eden ve yerleşen İngilizler tarafından bir çoğu öldürüldü veya başka ülkelere sürüldü. 1900’lü yılların ortasında nüfusları 45 bin civarına düştü.   1960 yılında hükümetin Aborjinlerin toprak haklarını tanıması ile birlikte bu rakam yükselmiş ve sürülenlerin geri gelmesi ile nüfusları yükselmiştir. 2001 yılında Avustralya istatistik  bürosu nüfuslarını 458,521 olarak vermiştir. Bu da şu anki Avustralya nüfusunun yüzde 2.4’üne tekabül eder. Avustralya kıtasına Avrupalılar gelmeden önce farklı dillere sahip bir çok kabile barındırdığı için tek bir kültür ve inançtan ziyade birbirleri ile benzerlikleri olan farklı kültürlerden oluşuyordu. Hemen hemen her kabilenin kendine has bir kültür ve inancı vardı. Avustralya yerlilerinin toprağa saygı ve düş zamanı inancı üzerine kurulu şifahi gelenekleri ve manevi erdemleri bulunmaktaydı. Rüyalar ve düşler hem yaradılışın antik zamanı hem de günümüz gerçeğini ifade etmektedir. Aborjinlerin bir düş hikayesi şöyledir :  Dünyada herkes uyuyordu. Bir yılan da gökte yatıyordu. Bu yılan uyanıp dünyaya indi. Geçtiği her yere hayat verdi ve kurbağalar bağırmaya, kuzular melemeye, kuşlar ötmeye başladılar. Bu şekilde dünya uykudan uyandı. 1996 nüfus sayımına göre aborjinlerin yüzde 70’i hıristiyan, yüzde 16’sı herhangi bir dini yok. Çok az bazı aborjinlerin eski dinlerine döndüğü tespit edilmiş. Son senelerde oralara kadar giden İslam’a da geçişler oluyor.