KURBAN KESME EDEBİ
Aytekin Dal
Allah Resûlü, koyun kesen birini görmüştü. Adam, kesmek üzere koyunu yere yatırdıktan sonra bıçağını bilemeye çalışıyordu. Bu katı ve duygusuz davranış karşısında, Resûl-i Ekrem Efendimiz şu îkazda bulundu:
“–Hayvanı defalarca mı öldürmek istiyorsun? Bıçağını, onu yere yatırmadan önce bilesen olmaz mıydı?” (Hâkim, IV, 257, 260/7570)
Resûlullah, derisini ve boğazının bir kısmını kesip bırakarak hayvanı ölünceye kadar bu şekilde terk etmeyi yasaklamıştır.[5] Boğazın iki tarafındaki şah damarları ile yemek ve nefes boruları iyice kesilmelidir. Hayvanı kestikten sonra biraz bekleyerek, vücûdundaki kanın iyice boşalması sağlanmalı ve hayvan can çekişirken hemen yüzmeye başlanmamalıdır.
Kurban kesilirken oturmayıp, kan tamamen akıncaya kadar hürmeten ayakta beklemek de sâlihlerin âdetlerindendir.
Câbir (r.a), Allah Resûlü’nün kurban kesmesini şöyle anlatır:
“Resûlullah, kurban günü alacalı ve boynuzlu iki koç kesti. Onları (yatırıp kıbleye) yöneltince:
«Ben Hanîf olarak (Allah’ı bir tanıyarak), yüzümü gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah’a çevirdim ve ben müşriklerden değilim» (En’âm 6/79)
«De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir. O’nun ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum ve ben müslümanların ilkiyim»[6] âyetlerini okudu ve:
«Ey Rabbim! (Bu kurban bize) sendendir ve senin için kesiyoruz. Muhammed (s.a.v.) ve ümmeti adına kesiyorum. Bismillahi vallâhu ekber!» deyip koçu kesti.” (Ebu Dâvud, Edâhî, 3-4/2795; İbn-i Mâce, Edâhî, 1)
Yorumlar