Komşular bazen bir akraba gibi birbiriyle içli dışlı oldukları için güzel geçinmeleri, birbiri hakkında iyi şeyler düşünüp mutlu olmalarını istemeleri, mallarının ve canlarının zarar görmemesi için gayret etmeleri, komşusu hatalı bir iş yapmaya kalktığında veya bir konuda komşusunun görüşünü almak istediğinde ona doğru yolu göstermeleri başlıca komşuluk haklarıdır.
Buna ilave olarak zaman zaman birbirlerine hediye göndermeleri, karşılaştıkları zaman birbirinin yüzüne gülüp selamlaşmaları, yardıma çağırdıkları zaman hemen gitmeleri gibi iyi komşuluk esaslarını saymak mümkündür.
Komşunun gayri Müslim olması, bir Müslüman'a, ona karşı komşuluk hakkını gözetmeme yetkisini vermez.
Komşunun Yahudi, Hıristiyan veya hiçbir dine inanmayan bir müşrik olması bu prensibi değiştirmez.
Taberânî’nin rivayet ettiği bir hadîse göre Peygamber Efendimiz, üzerimizdeki haklarına göre komşuları üçe ayırmıştır:
Bir hakkı olan komşular: Müşrikler gibi ki, bunların sadece komşuluk hakkı vardır.
İki hakkı olan komşular: Müslümanlar gibi ki, bunların hem komşuluk, hem de din kardeşliği hakkı vardır.
Üç hakkı olan komşular: Akraba olan Müslümanlar gibi ki, bunların hem komşuluk, hem din kardeşliği, hem de akrabalık hakkı vardır.
Abdullah İbni Amr İbni Âs bir koyun kestirmişti. Hizmetçisine: “Yahudi komşumuza verdin mi? Yahudi komşumuza verdin mi?” diye telaşla sorduktan sonra, konu başlığımız olan hadîs-i şerîfi okuyarak bunu Hz. Peygamber’den bizzat duyduğunu söylemişti (Buhârî, el-Edebü’l-müfred, s. 52, bâb 57).
Komşuluk hakkını gözetmeyenlerin mükemmel bir imana sahip olmadıkları, aşağıda gelecek hadislerde görülecektir.
Peygamber Efendimiz’in “Allah’a ve âhiret gününe inanan bir kimse komşusuna eziyet etmesin, iyilik etsin” buyruğu, iyi mü’minin iyi komşuluk yapan kimse olduğunu göstermektedir.
Günümüzde komşuluk hakkının bittiği gibi komşu komşuyu tanımaz oldu.
Kapı komşumuzun kim olduğu, nereli olduğu aç mı, tokumu olduğunu bilemez olduk. Kibrimizden kaynaklanan bu tanınamazlık bizi sorumlu tutuyor.
Komşuluk hakkı olduğunu hiç bir zaman unutmamamız ve her gün komşumuzun kapısını çalarak hal ve hatırlarını sormak borcumuzdur.