Yemen, Suriye, Libya, Tunus, Nepal, Filistin, Patani, Moro, Irak, ve daha bir çok Müslüman beldesi,
Allah’ın müminler ancak kardeştir buyruğuyla bizleri kendilerine kardeş yaptığı Müslümanların yaşadığı şehirler,
Kan, gözyaşı ve acının hiç eksilmediği topraklar,
Açlığın hüküm sürdüğü, namusların çiğnendiği, unutulmaya yüz tutmuş ümmet coğrafyası.
Oturduğumuz son model eşyalarla dayalı döşeli evlerden, ziyafet sofralarından, eğlence mekânlarından, lüks alışveriş merkezlerinden duyabiliyor muyuz bu acı ve hüzünleri?
Hatırlıyor muyuz zulme maruz kalmış, zindanlarda unutulmuş, taciz ve tecavüze uğramış Müslüman kardeşlerimizi?
Hissedebiliyor muyuz bu çile ve ızdırapları?
Müslüman coğrafyalara düşen bombalar yüreklerimize de düşüyor mu?
Açlık ve sefalet çekerken kardeşlerimiz biz sıcak yatağımızda rahat uyuyabiliyor muyuz?
Biz bir ümmetiz hem de öyle bir ümmetiz ki; Peygamberi o ümmeti anlatırken birbirini sevmekte, birbirine acımakta ve birbirini gözetmekte müminler tek vucut gibidir. O vücüdün bir organı rahatsız olunca öteki organların tamamı uykusuzluk ve derin bir rahatsızlık hissederler, diyor.
Ümmetin uyanmaya, yeniden birlik olmaya ihtiyacı var.
Mehmed Akifin dediği gibi
Baksana kim boynu bükük ağlayan?
Hakk-ı hayâtın senin ey müslüman!
Kurtar o bîçâreyi Allâh için,
Artık ölüm uykularından uyan!
Uyanmalıyız ümmet olarak
Uzatmalıyız elimizi mazluma,
Durmalıyız karşısında zalimin
Farkına varmalıyız bizi bekleyen Sümeyyelerin, Ayşelerin ve Haticelerin
Görmeliyiz yolumuzu gözleyen Bilalleri ve Ammarları
Duymalıyız feryad eden annelerin ve çocukların seslerini
Hissetmeliyiz kalbimizin en derininde, kilometrelerce uzaklıktaki gözyaşı, acı ve hüzünleri.
Sağına ve soluna bakmadan kim var denildiğinde ben varım diyen Selahaddini Eyyübiler, Fatihler çıkarmalıyız.
Gerekirse Selahaddin ve Fatih olmalıyız zulmün ve zalimin karşısında.
Dönmeliyiz özümüze, dönmeliyiz İslam’a
Önderimiz, örneğimiz ve kahramanımız Hz. Muhammed Mustafa’nın bayrağının altında Akabede, Bedirde ve Hendekteki gibi ona biat edip ümmet olarak yekvücut olmalıyız.
Duyurmalıyız sesimizi tüm Müslüman coğrafyalarına
Ve bağırmalıyız dünyaya Seyid Kutub’un haykırışı gibi:
Kardeşim sen özgürsün diye.