İsveç'te aşırı sağcı politikacı Rasmus Paludan, Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde Kuran-ı Kerim yaktı.

Bu eylemin amacı ve hedefi belliydi.

Paludan’ın bu eylemi sırasında İsveç polisi güvenlik önlemi aldığı ve müdahale etmedi.İsveç yasalarında bu eylem bir suç teşkil etmiyormuş.

Hani derler ya modern Avrupa, özgürlüler diyarı.

Bence yer yüzünün en barbar diyarıdır. Öyle saçma yasaları var ki anlatılamaz.

En basiti şu Kur'an yakma olayı başlı başına bir nefret suçu değil midir?

 Neden batı ülkelerinde hep Kur'an'a saldırı oluyor?

 Neden biri çıkıp da İncil veya  Tavrat'ı yakmıyor?

Çünkü kitaplar kutsaldır ve kutsallara el uzatılmaz.

Mesele Müslümanlar olunca kitaplarına da peygamberlerine de istedikleri hakareti yapabiliyorlar ve buna da düşünce özgürlüğü diyorlar.

Bir gün gelecek bu inanlar yaptıklarına öyle bir pişman olacaklar ki son pişmanlık fayda etmeyecektir.

Bizim ülkemizde de sağda solda yakılan kitapları görüyoruz.

Bizde yıpranmış Kur'an sayfaları çöpe gitmesin diye yakanlar oluyor.

Aslında bu da çok yanlıştır.

Kur'an-ı Kerim yıpranır, ondan yararlanılamaz bir hale gelse dahi yine de yakmak caiz değildir. Belki temiz bir poşete -paket- koyup saklamak ya da uygun bir zemin bulup toprağa gömmek daha doğru olur.

Muhammed bin Hasan el şeybani "Siyer-i Kebir" adlı kitabında Kur'an-ı ateşte yakmanın caiz olmadığını ifade etmiştir.

İsveç'teki bu eylemin başlı başına bir dengesizin yaptığı bir bireysel eylem olmadığını da biliyoruz. Çünkü İsveç'in bir Nato üyeliği süreci var ve bunu veto edebilecek tek ülke de Türkiye'dir.

Bu oyunu oynayanlar bunu da hesaba katmışlardır.