Cumhuriyet kurulduğu günden beri bir çok kesim batı yaşamını, giyimini ve hatta yaşantısını taklit etmeye çalışıyor.

Aslında barbar olan batının yaşantısını taklit edenler Türkiye'de de barbarlık yapmaya çalışıyorlar.

 Demokrasi adına hiç bir şey olmayan batı ülkelerini bize demokrasi ülkesi olarak tanıtılmaya çalışılıyor.

Tabi inanan inanıyor. 

Şimdiki gençlerin giyim kuşamı, kulaklarındaki küpe, erkeklerin uzun ve dağınık saçları, sakalları, kız çocuklarının açık saçık ve yırtık giyimleri tüm bunlar batının bize aşıladığıdır.

Sadece bunlar da değil.

Dikkat ettiyseniz bir çok işyerinin isimi yabancı dildir.

Baktığımızda Türkiye'nin yarısı yabancı dil tabelaları asıyor.

Neden Türkçe değil de yabancı dil tabelaları asılıyor?

Bu yabancı dil dediğimiz de tabiî ki Arapça değil batı dileridir.

Suriye'deki iç savaş sonrası ülkelerinden kaçarak Türkiye'ye sığınan ve burada hayatta kalabilmek için küçük işyeri açan bu insanlar Arapça yazdıkları tabelaları asınca kıyamet koptu.

Nedense 100 yıldır Türkçe dışında tabelalar asılınca kimse sesini çıkarmıyor.

Ama söz konusu Arapça olduğumu kıyamet kopar.

Orta doğu olmasında ne olursa olsun.

Bunu bize böyle aşıladılar, böyle öğrettiler. Ortadoğu insanlarına düşman ve öteki gözüyle baktırdılar.

Avrupalı yapınca baş üstünde tutulur.

Antalya, Mersin, Muğla yani sahil ve turistik yarlara baktığınızda buralarda yaşayanların çoğu Avrupalı insanlar.

 Buraya yerleşmişler ev arsa almışlar.

Ama Suriyeli bir Müslüman bunu yapmaya çalışınca kıyamet kopuyor.

Batı hayranlığı yaşadığımız sürece bizden bir şey olmaz.

Vatandaş olarak insana insan gözüyle bakmadığımız sürece ayrım ve kavgalarımız bitmeyecektir.