Kötü hasletler (doğuştan itibaren sahip olunan kişilik özelliklerinin tümü) vardır, insanı erdemsiz yapan ve ahlaki değerleri bozucu etki yaratan!
İftira, insan yaşamının kötümser ve çirkin yüzünü ortaya koyan bir kavram olarak gerçek olmayan ve olumsuz durumları suç unsuru gibi yorumlama ve birilerini karalama niyetiyle kötü sözler ve eylemlerde bulunma anlamı taşır.
Kötü haslet olarak doğuştan itibaren bir kişilik özelliği olarak gelebildiği gibi sonradan da çevrenin etkisiyle de edinilen bir alışkanlık olabilir. Ama özünde tamamen fitne kaynağı olan yalan, kötüleme, olmayanı yamalamaya çalışma ve insanın erdemsizlik üzerine kurulu çirkin yüzünü gösteren eylemler-söylemler vardır.
Hukuki anlamıyla “Bir kimseye haklar ve özgürlüklere aykırı bir suçlamada bulunma” olarak ifade edilirken; Toplumsal ve bireysel manada “Yalan söylemek, uydurma haber üretmek, asılsız suçlamalarda bulunmak konusunda söz, davranış ve eylemde bulunma” manalarını yüklenir.
Bu manada ilke olarak insanların aleyhine yönelik kötüleyici ve karalayıcı nitelik taşıyan incitici eylem-söylemlerin meydana gelmemesi için erdem ve ahlak kuralları çerçevesinde hareket etmek önemli. Sorumluluk ve başkalarının kötülenmesi, incitilmesi konusunda mağduriyet yaratmama adına, yalan ve çirkin girişimlerin önüne set çekmek bilinci oluşmalıdır.
Garip olan bir durum var ortada!
Yaşamak ve hayatı sürdürmek zor mu?
Çünkü insan ve tüm donanımlarla yüklenen, aklı ile kontrol etme gücü olan canlı varlık, kendine güçlük çıkarma ve hayatı imkânsız hale getirme konusunda sınır tanımıyor.
Hayat gerçekten basit…
Yaşamak, sanıldığından çok daha kolay bir süreyi kapsıyor. Fakat insanlar hayatı ve yaşam sürecini zor ve karmaşık hale getirmek için ısrar ediyor.
Yani yaşamı anlamlı kılmak ve hayatı basit olarak huzurlu sürdürmek konusunda yıkıcı olan kötülüklerden uzak durulması gerekirken, çirkinlikler ve kullanılmaması gereken hasletlerle kendi yaşamımızı zorluklarla, engellerle doldurmanın derdindeyiz.
İftira, yani karalama ve yalanlarla başkasına çirkin ithamlarda bulunmanın ortaya çıkmasında değişik nedenler vardır. Kişilik yapısı, yetişilen çevre ve birlikte hayat sürdürülen insanlar, aile ortamı, eğitim süreci, sosyal iletişim ve ilişkilerin varlığı gibi etkenler bu huyu canlı tutar. Özünde başkasına zarar verme ve başkasını kıskançlık duygularıyla rencide etmek olan iftira dürtüsünün ortaya çıkışının en ağır basan yönü “Bencillik” tir.
Kendini üstün görmenin getirdiği kibir duygularına eklenebilecek kişilik bozuklukları ile ortaya çıkan iftira kavramı, insanın çirkin yüzünün oluşumunda temel olmakta. İftira gibi insanı değersizleştiren ve başkasını yok sayma özelliği taşıyan dürtülerin neden kullanıldığı da şaşırtıcı sonuçları önümüze koyuyor.
Kendinde olmayanı başkasına layık görememe, kıskançlık gibi başkasının sahip olduğuna sahip olamamanın ezikliği, kişisel yıkıcı duygular, erdemli veya ahlaki özellikleri ile dikkat çeken insanları karalamaya çalışma, hiçbir şeyin yolunda gitmesini istememe, ortamın karmaşık halinden ve kriz anlarından nasiplenme isteği gibi unsurlar iftira kavramının kullanılmasında tetikleyici etmenlerdir.
Kötülük ve çirkinlik, ancak kötü olanı ve çirkinlik taşıyan davranış-söylemleri karşımıza çıkardığından dolayı huzursuzluk ve mutsuzluk kaçınılmaz kader oluyor. İftiranın sonuçları her zaman bazılarının acı ve hüzün yaşamasına yol açar. Çünkü iyi hasletler taşıyan ve hayata değer katma amacı gözeten birçok insan modeli var etrafımızda. Ama çalışma isteği olmayan, güzellikleri ve ortaya konan emekleri kıskanma adayı olanların var olanı bozma düşüncesi, beraberinde yerine göre umutsuzluk ve karamsarlık getirmekte.
Daha kötüsü, iftira gibi kötü eylemleri kullanmayı alışkanlık haline getirenlerin unuttuğu bir nokta var. Dini ve ilahi ilkelerin asla kabul etmediği ve insan yaşamından uzak durması gereken sakıncalı kavramlardan kabul ettiği bu eylemin, aynı zamanda toplumsal hayatta da yeri olmadığı unutuluyor.
Sosyal bir varlık olan ve kötülük sınırlarına taşmak istemeyen insan için sakıncalı kavramlara ve sınırlara girmemek amaç edinilirken, söylenecek çok şey vardır. Bazı değerlerin ve sorumluluk sahibi insanların kötülük ve çirkinlik karşısında söyleyeceği, ifade edeceği çok şey varken, susma hakkını kullanmayı tercih etmeleri kalite farkındandır.
Dini, ilahi, toplumsal, bireysel ve yaşamsal sakıncalarla yüklü kötülük dünyasından uzak durmanın getirdiği sorumluluk bilinci itibariyle; İftira gibi çirkin alışkanlıkları yaşamından eksik etmeyenler açısından söylenenlerin anlaşılmayacağını bilen değer sahibi modeller, kendilerini anlayan olmadığını bilir.
Ama yine de umut yine de karamsar olmama…
İyiler olmadan, erdemli tipler hareket etmeden, değersizlik yaratanlara engel olacak kişilik modelleri ortaya koymadan kötülük son bulmuyor. Bunu bilmek ve fark etmek yeterlidir.
YORUMLAR