Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Batman Pusula

CİMRİLİK

Biriktirmenin sınırı yok!

Çünkü fıtratımız ile çelişiyoruz. İhtiyaç kadarını elde etmekten çok sınırsız sahiplenme adına biriktirme ve kullanamayacağımız kadarını yığma düşüncesinin esiriyiz.

Tasarruf Yapmak” ve “Savurganlık” kavramları ile öylesine karıştırıyoruz ki, hiç harcamamanın ile kendimize-başkasına harcamamanın-yardımda bulunmamanın derinliğinde boğuluyoruz.

Cimrilik “Eli Sıkı olma” anlamında kullanıldığında kötü karakter kazanmakta. Çünkü eli sıkı olmak basit manada savurganlık yapmadan, ihtiyacı kadar tüketmenin veya harcamanın yanında başkasını düşünmeme ve yardımda bulunmama anlamında anormal karşılanan bir alışkanlıktır. Asıl olay “Pintilik” seviyesine düşünce sıkıntı başlıyor.

Nerede kaldı “Yardım severlik” ve “Hayırda yarışmak” hasletleri ve erdemliliği?

Bu yüzden cimrilik iyi değil!

Olanı, yerine göre ve gerektiği kadar harcamak veya kullanmak önemli. Ama sadece biriktirme ve bir kenara yığma düşüncesiyle hem insanın kendisine hem de hakkı olan yakınlara ve muhtaçlara vermeme adına saklama ihtiyacı gütme söz konusu olunca, sonu hüsranla bitebiliyor.

“Kefenin cebi yok” ilkesi unutulduğundan, biriktirmenin sınırı tanınmıyor ve insanların arkasından geride bıraktıklarının kendisine hiçbir hayrı kalmıyor.

Haslet diye önemli bir kavram var. Kişinin doğuşundan veya yaratılışından itibaren getirdiği, kendisine huy ve karakter olarak yapışan özelliklerini ifade eder. Özellikle insan söz konusu olduğunda beş önemli haslet özelliğinden bahsedilir.

Bunlar: Güzel Ahlak, Hayâ, Mal, Din ve son olarak Cömertlik hasletleridir.

Cömertlik gibi bir kavram insan yaratılışının beş önemli haslet-dinamik unsurundan biri görülüyor. Yani yaşamın ve toplum hayatının genelinde sorumluluk edinilmesi gereken ve yaşam alanlarında uygulanması-yaşanması zorunlu kabul edilen bir özelliktir.

Pintilik dedik ya…

Psikolojik temeli olan mal ve daha fazlasına sahip olma dürtüsü ile çakışınca, nesneye olan sevgi, haslet duygularını alt ederek yok olmasına neden olmakta. Bir anlamda cimrilik duygusunun, psikolojik alt yapıyla alakalı olduğu bağını kurabiliriz. Cimrilik huyu tatmin olmama, fazlasını edinme güdüsü, yetinmeme, “Ben” doyumsuzluğu, saklama ve harcamama düşüncesi gibi psikolojik alışkanlıklara yol açarak, tüm sevgi hislerini yok eden karakter halleri ortaya koyuyor.

Unutulan nokta, insana verilen yaşam hakkının içerisinde kullanabilmesi için birçok şeyin armağan edilmiş olduğudur. Yani verilen-armağan edilen eşya-nesne ve güç-yetki donanımları sadece verilen kişiye ait değildir. Sahip olunanların ilahi manada etrafa-diğerine kullandırma-sunma alanı vardır.

Yapılan uyarı da cimrilik seviyesine düşen başkasına vermeme eyleminin hayırlı olmadığıdır. Çünkü hak ve eşitlik konusunda canlıların ortak zaman-mekân birlikteliğinin ruhunda ortak kullanım eşitliğinin olduğu temel ilkeleri benimsemiş bir sistemsel yapının temel parçalarıyız.

İnsan için verilen zaman-mekân sahnesinde sahibi olması sağlanan güç ve sermayeler sadece miras olarak değer taşıyan zenginliklerdir. Miras kavramının içerisinde de başkasının nasibini ulaştırmak bulunur. Yaşamımız, zaman, mekân, ruhumuz, bedenimiz ve yeteneklerimiz (akıl, zekâ, irade, duygular, düşünme vb.) gibi miras hakkı doğuran özelliklerimiz bizi ayakta tutuyor.

Sahi, güç ve sermaye sahibi olanları, diğer varlık-canlılardan ayıran üstün bir yetenekleri mi var?

Geldiği gibi gitme-bitme olasılığı taşıyan güç ve sermayenin iki dünya açısından insana kazandırdığı kalıcılığın sınırı ne?

Sorgulanması ve bitiş anı (ölüm) itibariyle terk edilmesi gereken şeylerin temelinde sosyal ve ilahi bir denge olduğunun farkında olmak çok mu zor?

Rahmet Hazineleri” olarak bildiğimiz güç ve sermaye birikiminin arka planında ilahi bir denge olduğu sürece insana düşen eylem, kendisinin faydalanması için kullanmak ve olmayana, mağdur duruma düşene verme hazırlığına koyulmaktır.

Sosyal ve İlahi Denge’ nin ana dayanağı israf etmemek ve kısmamak arasında eşit bir kullanım alanı yakalama noktasıdır.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER