İnsan dert yüklüdür.
Her zaman bir beklenti vardır insandan yana!
Yapılması gerekenler ile sorumlulukları yüklenen omuzlar bazen kaldıramaz o ağırlığı.
Çünkü yaşam bir döngüdür. Durmayan, değişen, uyum sağlanmadığında acı çekilen zaman dilimleri vardır. Yaşanan anlar ve geçen zaman dilimleri hayatın tecrübelerini istemeden de olsa insana kazandıran olay örgülerini özünde barındırır.
Zira geçen ve yaşanan anlar bir daha geri gelemez. Söylenen ve yapılan eylemlerin geri alınma fırsatı asla olmaz. Yapılan ve söylenenlerin geri alınamayan zaman dilimlerinin sonucu, sadece acı izleri bırakan yüreklerin yakarışları olmakta.
İnsan, edindiği dert ve acı yumaklarını kalbinde eritebildiği, duyduğu hüzünlere katlanabildiği kadar olgunlaşıp, ağır yükün altına girebilme başarısı gösterebilmekte.
Katlanmak ve sıkıntıları kalple eritebilmek zamanla duygusal rahatlık sağlasa da asıl rahatsızlık ve vicdani acılar, pişmanlık duyulan olaylar-konuların varlığıyla ortaya çıkmakta. Çünkü pişmanlık duygusu ve sebep olunan durumlar insanı rahatsız eder. Geri gelmeyen veya geri alınamayan zamanları olmamış gibi davranarak yok etme isteği mümkün değildir.
Bu yüzden zamanına ve yerine göre insan kendi iç muhasebesini yapmalı, kendi sorgulamasını yaşamının tüm anlarına yayarak davranış sergilemeye çalışmalıdır. Hiçbir şey (para, güç, zenginlik, statü, makam, aşiret varlığı, zekâ potansiyeli, mal veya bilgi sermayesi gibi) insanları bir noktadan sonra üst boyutlara çıkaramıyor, insana insanüstü özellikler kazandıramıyor.
Sonu bir avuç toprak…
Ötesi, herkesin eşit ve ayrıcalıksız haklara sahip olduğu bir boyutun son noktasında buluşmanın kaçınılmaz yolculuğunda atılan adımların hesabı var.
Bu anların pişmanlığı yoktur. Pişmanlık fayda sağlamayacak ve geri dönüş beklentilerine yanıt bulunamayacaktır. Nedeni de pişmanlığın yarattığı üzüntü, utanç, mahcubiyet ve suçluluk duygusunun hissedilmesidir.
Pişmanlık, “Kişinin geçmişi ve yaşanan an itibariyle yaptıklarından memnuniyet duymaması, hoşnut kalmaması sonucu iç dünyasında yaşadığı sorgulama ve muhasebe halinin acıya dönük yarattığı yıkım psikolojisi” dir.
Kişinin geçmişinde sergilediği eylemlerinden-söylemlerinden memnun olmama duygusudur. Özellikle vicdan azabına dönüşen haliyle en rahatsız şekline dönüşür. Bir de suçluluk duygusuna yönelmesi, asıl acı ve hüzünleri doğuran nedenleri ortaya çıkarır.
Pişmanlık duygusunun kaynağında genellikle, kişinin beklentileri ile karşılaştığı durumlar arasında çıkan çatışmalar vardır. İnsanın toplumsal hayat içerisinde ve özel hayatında kurulu bir düzen vardır. Kendi dünyasında kurduğu sitemli işleyiş ile toplum hayatında etrafında bulunan kişi ve grupların sosyal baskısının çatıştığı ya da zarar verdiği anlarda çoğunlukla “Keşke” sözü devreye girerek sorgulanmaların yapılmasına sebep olmakta.
Bu manada pişmanlık duygusunu isteyerek sebep olunan olaylar ile istemeden, irade dışı kendiliğinden oluşan durumlar sebebiyle karşılaşılan pişmanlık sebepleri diye iki kısma ayırmak gerekiyor.
İsteyerek veya zorla sebep olunan bir zarar-yıkım hali yoksa etkisini atlatmak ve pişmanlık duygusuyla kalpte eritebilmek daha kolay olmakta. Sıkıntı, bilerek veya kasıtlı olarak sebep olunan zarar ve yıkım hallerinde ortaya çıkmakta!
Bu yüzden adım atılmadan, davranış-eylemlerde bulunmadan önce kırıcı olmamayı, kötülük etkeni yaratmamayı, diğerinin haklarını-özgürlüklerini ihlal etmemeyi, kalp kırmamayı ya da gönül kırgınlıklarına yol açmamayı iyi hesaplamak gerekiyor.
Duygu ile akıl-irade arasında mantıksal bir yaşam tarzı kurma gayreti sürdüren insan için hayat bu yüzden zordur. Dert ve sıkıntılar eksik olmadan, acı ve hüzün tatmadan iyi olanların değeri anlaşılmamakta. Pişmanlık duymaya yol açan sözler ve eylemlere yönelmek basit olanı seçmektir.
İnsan basit düşünmemeli, zorluklara katlanabilmeli ve sorumluluk bilincinin sosyal hayat ile olan bağlarını güçlendirerek yaşamına şekil vermeyi becerebilmelidir.
Bahanelere ve yılgınlığa sebep olan umursamazlık huylarına son vermenin gayretiyle, pişmanlık duygusunu tatmayı en aza indirgeyecek olgunluk seviyesine ulaşmanın başarısını yakalamak şart.
YORUMLAR