Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Batman Pusula

HAİNLİK-İHANET

Kimsenin yaptığı yanına kalmıyor. Zaman ve şartlar yeri geldiğinde insandan intikam almayı çok iyi biliyor.

Çünkü;

Sosyal bir varlık olma özelliğine sahip olan insan, sadece maddi unsurların bir bileşkesi değil. Maddi parçaların bütünsel yapısının asıl temeli Ruh boyutudur. Sağlanan enerji ve ruh gücü ile insan iki zıt kuvvettin bir araya gelerek canlılık formu kazanmış donanımlardan var olmuştur.

Zaman ve mekân sürecine yerleşen insan, değişik özelliklerin yanı sıra değişik huy, mizaç, karakter, kişilik, duygu, düşünce ve bilinç hallerinden var olmuştur. Özellikle bilinç hali ve akıl ile yaşamını kendi başına sürdürme başarısını sağlamanın donanımını yüklenmiştir. İrade ve zekâ sayesinde edindiği ve yüklendiği konu ise sorumluluk sermayesidir.

Yaratılmış olan ve değişik sermayelerle donatılan insan, mutlak güç sahibi olmayı da bilgi ve irade sayesinde başarır. Sermayesini kullanarak başarılı olmayı, kazançlar elde etmeyi, sorumluluk bilinci ile yönetmeyi hedefleyen insan için idare etmek ve en önemlisi hükmetmek, güç sahibi olmanın yollarını işaret eder.

Hırsları ve hedefleri konusunda emek harcamayı seçen insanın güç kazanması ya da güç sahibi olmayı sürdürmesi için yapması veya yapmaması gereken şeyler vardır. Yapması gereken şey iyilik ve ahlaki ilkeler noktasında kötüden uzak durmasıdır. Yapmaması gereken ilkelerden biri de konumuzun başlığını oluşturan ihanet ve hainlik dürtülerinden uzak durmak olmalıdır.

Çünkü ihanet ve hainlik, insan tabiatına aykırı olan çirkinliklerin-kötülüklerin önemli kavramlarındandır.

İhanet veya hainlik klasik manasıyla casusluk veya ajanlık anlamıyla dar bir tanımlamayla ifade edilemez. Geniş bir tanımlamada daha çok sosyal ilişkiler ağında olması gereken dışında ve zarar verici eylemlere yönelmenin ifadesi olarak değişkenlik gösterir.

İhanet; can yakıcı bir kandırılma, insan yerine koymama, sevgi ve saygı göstermeme, aşağılanma, duyguları-düşünceleri sömürme anlamları taşıyan kırıcı davranışları ifade eder. Küçümsemek yoluyla değersiz kabul etme anlamında kullanılan ihanet kavramı arkadan vurma, vefasızlık göstererek güven ve sadakat duygularının son bulmasına neden olan erdemsiz davranışlara yönelmeyi işaret eder.

Hainlik; güveni kötüye kullanma, aldatmaya çalışma, yardımda bulunmama, sırları ve özel olanları dışa vuracak davranışlar sergilemek anlamlarını taşır. Hainlik bir kişilik özelliğidir ve ihanet etmeye yol açan ilk aşamadır. İhanet davranışının ortaya çıkmasına temel sağlar.

Fırsat kollayarak birilerine zarar verici eylemleri doğuran her iki kavramın da ahlaki olmayan yönleri vardır ve insan için kötülük alanının parçalarındandır. Yıkıcı davranışların yanı sıra duyguların sömürülmesi ve psikolojik tahribatlar yaratan yönüyle de ihanet eylemleri beklenmeyen ve hayal kırıklıkları doğuran kötülük kaynağı unsurları kapsar.

Sahip çıkma ve sosyal uyum ile itaat kültürü doğuran toplumsal birlik ve dayanışma ruhunu sonlandıran bu iki kavramın yeri geldiğinde kişinin kendisine de ihanet hisleri ortaya çıkaran boyutları var. Çünkü sadece çıkar ve menfaat ile hareket etmek, insanı çoğu defa hayal kırıklığına ve bunalımlara itebilir.

İhanet, günümüzde en çok anlamını evlilik çatısı altında sözleşme ile bir araya gelen cinsler arasında buluyor. Çünkü eskiden erkek olgusunun giriştiği ihanet alanına son zamanlarda kadın tarafının da fazlasıyla girmeye başladığı görülüyor. Yapılan sözleşmelere darbe vuracak aykırı ilişkilere girilmekte sorun görülmeyen anlar yaşanmaya başladı.

Cinsler arası ilişkilerin yanında birlik ve dayanışma ruhunun oturduğu toplum sorumlulukların ötesinde ekonomik hareketlilik yaratan ticaret hayatında da birçok aykırı eylemlerin meydana geldiği günümüz dünyasında “Güven” ve “Sadakat” kavramlarına olan açlık fazlasıyla hissediliyor.

İhanet edilmesi ile ortaya çıkan hainlik eyleminin birçok dostluğu, akrabalığı, yakınlığı, duygusal birlikteliği, ailevi ortaklıkları ortadan kaldırdığı örnekler çoğalıyor.

Kişinin önce kendisine sonra da yakın çevresine karşı sorumluluk bilinci taşıması gerektiği unutulmadan, kötülük alanının ahlak dışı eylem tarzları olan ihanet veya hainlik gibi insan dışı eylemleri davranışlarına konu etmemeyi ilke edinmesi gerekiyor.

Önemli olan “Bizim beklentimiz ne?” ve “Beklentimize karşılık insanlara yaklaşım tarzımız zarar veriyor mu?” diye sorgulamalar yapmak. Kendi irademizle ters düşmemek, kişiliğimizle tezat yaşamamak ve duygusal boyutumuzu ön planda tutarak sorumluluk bilincini kuvvetlendirmek için sosyal birliktelik ruhuna katkı sunmak amaç edinilmelidir.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER