Ortadoğu coğrafyası, sahip olduğu zengin yeraltı kaynakları nedeniyle tarih boyunca büyük çatışmaların merkezi olmuştur.
Çünkü bu coğrafyada, büyük ülkelerin iştahını kabartacak petrol, doğalgaz vb. zenginliği vardır. Dünyanın kısa bir geçmişine baktığımızda bazı liderlerin orta doğudaki emellerinin petrol olduğunu kolaylıkla anlayabiliriz. Mesela, Churcill’in ‘Bir damla petrol, bir damla kandan daha değerlidir.’ sözü ve diğer bazı liderlerin buna benzer söylemleri, orta doğuda emperyal paylaşımların yapıldığını ve bu doğrultuda haritaların çizildiğini gösteriyor.
Nitekim orta doğuda; Libya’ya, kendi halkını zalimce katleden Beşar Esed’in ülkesi Suriye’ye ve geçmişten beri yapılan çatışmalar nedeniyle zayıflayan Irak’a baktığımızda bu çatışmaların güç paylaşım çatışmaları olduğunu anlayabiliriz.
Bu nedenle tarihin hiçbir döneminde orta doğudaki zulüm dinmemiştir. Çünkü terör üretilen, silah tüccarlarına hizmet edilen bu yöntemlerle büyük ülkelerin güdümünde olan devletler oluşmuş, kukla yönetimlerle yerel halkın demokrasi anlayışı sindirilmiş ve bu büyük ülkelerin böl-parçala-yönet taktiğiyle yönetebilecekleri ülkeler oluşmuştur. Ortadoğu’da Filistin’deki zulmün nedeni, İsrail’in Arzı Mev’ud yani Büyük İsrail Devleti hayalidir. Rusya, bölgedeki denklemde yer alabilmek için tüm gücünü göstermektedir. Amerika Birleşik Devletleri, orta doğuda İsrail’in Büyük İsrail Devleti hayalini gerçekleştirmek ve petrol bulunan ülkelerde hâkimiyetini artırmak için ellerinden gelen her şeyi yapmaktadır.
Buna benzer Çin, Japonya vb. ülkeler ortadoğudaki enerji koridorlarına sahip olabilmek için faaliyetler yürütmektedirler.Askerlerimizin bu emperyal güç çatışması içinde sahip olduğu toprakları korumak ve komşularımızdaki sükunetin sağlanması için Suriye’de ve Libya’da attığı adımlar büyük önem taşımaktadır.Suriye’de terörü önlemek, PKK ve PYD unsurlarını temizlemek, DEAŞ’la yaptığımız savaş, sınırlarımızı korumak için oluşturduğumuz kontrol noktaları,
Esed’e yardım eden Rusya ile Suriye’deki sükûneti tekrar sağlamak için birlikte hareket ederek mutabakat anlaşması imzalamamız ve bunun sonucu olarak ortak devriyeler yapmamız orta doğuda barışçıl ve savaş karşıtı bir dış politika sergilediğimizi gösterir. Bunun yanı sıra Doğu Akdeniz’de haklarımızı korumak için gösterdiğimiz irade ve Libya’da emperyal güçlerin oluşturmak istedikleri kukla yönetimlerini saf dışı bırakma çalışmaları neticesinde elde edilen başarılar dış politikamızın ne kadar barışçıl ve başarılı bir dış politika olduğunu göstermektedir.
Bu vesileyle ülkemizin dış politikadaki barışçıl ve başarılı etkinliğinin daha çok artmasını temenni eder ve gerçekleştirdiğimiz tüm operasyonlardaki şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza ve gazilerimize de acil şifalar dilerim.
YORUMLAR