Birleşmiş Milletler, günümüzde 193 üye ülkeden oluşmaktadır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ise 15 üyeden oluşmaktadır. Bu üyelerden 5’i Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Daimi üyesidir. Bu ülkeler ABD, Fransa, Rusya, Çin ve İngiltere’dir ve 2 yıllık süre ile seçilen 10 tane de geçici üye vardır.
Ama Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Daimi üyesi beş ülkenin veto yetkisi olması ve bu beş ülkeden birinin dahi veto yetkisini kullanması, buradan adaletli hiçbir kararın çıkmamasına neden oluyor. Bu da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni işlevsiz hale getiriyor.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 1948 yılından bugüne kadar Ortadoğu ile ilgili aldığı 294 karar metninden 240 tanesi İsrail’in saldırgan tutumuyla ilgilidir. Ancak İsrail, neredeyse hiçbir zaman bu kararlar doğrultusunda hareket etmemiştir. İsrail’in bu tutumu da, bize Birleşmiş Milletlerin nasıl bir işleve sahip olduğunu göstermektedir.
Geçtiğimiz yıllarda Türkiye ve Yemen’in Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne Filistin’in başkentinin Doğu Kudüs olması konusunda verdiği tasarının 5 daimi üye ve 10 geçici üye arasından, daimi üye olan ABD tarafından veto edilmesi tasarıyı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde geçersiz yapmıştır.
Bu da işgal devleti İsrail’in ABD tarafından korunduğunu gösteriyor. Ama Türkiye, bu konuyu Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na taşımış ve ABD’nin tehdidine rağmen 128 oyla kabul edilmiştir. Yani bu konudan çıkarmak istediğim şudur ki: Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde bir kararın çıkabilmesinin 5 daimi üyenin iki dudağı arasında olması Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni dünya sorunlarının tesisi konusunda işlevsiz hale getirmektedir.
Benim düşüncem Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde en az bir Müslüman ülkenin de olması dünyada adaletin tesisi konusunda daha sağlıklı olacağı yönündedir.
YORUMLAR