Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
admin

ŞANGAY İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ VE TÜRKİYE

1991 yılında Soğuk Savaş’ın bitimi neticesinde SSCB’nin dağılması ile birlikte Orta Asya ve Güney Kafkasya’da birçok yeni devletin bağımsızlığını kazanması sonucunda çift kutuplu küresel sistem sona ermiş ve Amerika Birleşik Devletleri’nin tek küresel güç olduğu yeni bir paradigma oluşmuştur. Fakat Amerika Birleşik Devletleri’nin tek küresel güç olarak ortaya çıkması olumsuzluklar oluşturmuş ve birçok bölgede istikrazsızlıklar meydana getirmiştir.

Bu durum neticesinde ilk olarak başını Rusya Federasyon’unun oluşturduğu Bağımsız Devletler topluluğu kurulmuştur. Daha sonra Çin’in de büyüyen bir devlet olarak ortaya çıkmasıyla birlikte Amerika Birleşik Devletleri’nin tek kutuplu küresel sistemine karşı Asya Savunma Platformu kapsamında günümüzde üyeleri Çin, Hindistan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Pakistan, Rusya ve Tacikistan olan Şanghay İş Birliği Örgütü kurulmuştur.

Ayrıca Şangay İş Birliği Örgütü’nün 2007 yılında gerçekleştirilen Bişkek Zirvesi’nde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de ‘Tek kutuplu dünya kabul edilemez.’ diyerek adeta birliğin misyonunu özetlemiştir. Türkiye de Şanghay İş Birliği Örgütü’nde gözlemci statüsündedir.

Türkiye; dış politikada Şanghay İş Birliği Örgütü’nü, Avrupa Birliği’ne alternatif bir kuruluş olarak görüp ilk olarak 2007 yılında üyelik başvurusu yapmıştır. Ancak Türkiye’nin kuruluşa üyelik sürecinin olumlu-olumsuz yönleriyle çok boyutlu bir perspektifte analiz edilmesi gerekli olup Türkiye’nin üyeliğinin; Çin ve Rusya ile karşılıklı güven, fayda ve menfaate dayalı uzun vadeli bir ilişkinin oluşturulması ile mümkündür.

Türkiye’nin Şanghay İş Birliği Örgütü ile ilişkilerini değerlendirmemiz gerekirse ilk önce Türkistan devletleri ile ilişkilere değinmeliyiz. Türkiye, 1991 yılına kadar yani Sovyetler Birliği’nin dağılması sürecine kadar Türkistan devletleri ile ekonomik, kültürel ve sosyal alanda sağlıklı bir ilişki ağı oluşturamamıştı.

Bunda Rusya’nın tutumu etki etmiş olup bu durum ekonomik verilerden de görülebilmektedir. Kırgızistan, Kazakistan, Azerbaycan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan ile bağımsızlıklarını kazandıktan sonra ilk ticari faaliyet 1992 yılında yaklaşık 186 milyon dolar ile başlamıştır. Bu oran 2007 yılında 577 milyon dolara yükselmiştir.2014 yılında ise 9 milyar dolara yükselmiştir. Türkiye ile Türkistan devletleri arasındaki ticari ilişkilerin ancak Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla başladığı görülmektedir. Siyasi anlamdaki mesafe ise ekonomik verilere doğrudan yansımıştır. Türkiye’nin ise Şanghay İş Birliği Örgütü ile ticari ilişkilerine bakacak olursak, 2000 yılındaki verilere göre 8.3 milyar dolar olan dış ticaret hacmi, 2014 yılı verilerine göre ise yaklaşık 85.6 milyar dolar olmuştur.

Şanghay İş Birliği Örgütü’nün, Türkiye’nin dış ticaretindeki payı ise 2016 yılı itibariyle  %21,4’tür.Türkiye’nin Şanghay İş Birliği Örgütü’nde en çok ticaret yaptığı ülkeler ise İran, Çin, Rusya ve Hindistan’dır. Bu vesileyle ülkemizin, Şanghay İş Birliği Örgütü’nde yer alan tüm üye ülkelerle ticari faaliyetlerde bulunmasını, ihracatımızın daha da artmasını ve diğer kuruluşlarda da ülkelimizin daha da etkin bir şekilde söz sahibi olmasını temenni ederim…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER