Amerika Birleşik Devletleri’nin ulusal çıkarı ve Amerika Birleşik Devletleri halkının güvenliğini sağlama çerçevesinde oluşturulan Amerika Birleşik Devletleri’nin dış politikası, Cumhuriyetçi ve Demokratların ortak dış politikalarıdır. Ama belirtilen hedeflere ulaşma konusunda izledikleri yol ve yöntemler farklıdır. Bu nedenle Cumhuriyetçiler de Demokratlar da temelde ortak hedefler doğrultusunda hareket ederek farklı yöntemlerle sonuçlara ulaşmaya çalışırlar.
Bugüne kadar gördüğümüz ABD dış politikasına göre; Demokratlar, kendi iç siyasetlerinde tüm ABD halkını daha çok kapsayıcı bir şekilde hareket eder. Yani dışarıdan baktığımızda kendi halkı arasında ırkçılık yapmayan bir yönetim sergiliyor gibi görüyoruz.
Nitekim bunu Donald Trump’tan önce başkanlık yapan siyahi Barack Obama dönemi ve mevcut başkan Joe Biden’ın yönetiminde siyahilere de yer vermesinden anlayabiliyoruz. Dış politikada ise Demokratlar daha çok yayılmacı bir politika izlerler. Bunu da Eski Başkan Barack Obama döneminde ortadoğuya yönelik Suriye yönetimi ve halkını birbirine vurdurarak Suriye’de kan, gözyaşı ve zalimliğin hâkim olmasından ve yeni seçilen Joe Biden’ın özellikle ortadoğuya yönelik kışkırtıcı ve kindar tavrından anlayabiliriz.
Joe Biden’ın Ortadoğu’daki temel amacı Türkiye’nin etrafını çevreleyerek Türkiye’nin 2023’te süresi bitecek olan Lozan Antlaşması’nın yerine Lozan Antlaşmasına benzer bir antlaşma imzalatmak ve Türkiye’nin 2023’te bitecek olan geleceğe daha emin adımlarla yürümesini sağlayacak projelerin bitmesini engellemektir. Ama Allah’ın izniyle Joe Biden’ın Barack Obama döneminden beri devam eden Türkiye’ye karşı kindar tavrı amacına ulaşamayacaktır.
Çünkü Türkiye, artık geleceğe yönelik emin adımlarla ilerleyen ve altyapısı ve üstyapısıyla bütün kaynaklarını özgürce, hiçbir ülkenin tahakkümü altında kalmadan kullanabilecek güce sahiptir. Onun için Lozan Antlaşmasının maddelerin etkilerinin sona ereceği 2023’ün Türkiye için bir milat olacağını düşünüyorum. Cumhuriyetçilerde ise önceki Başkan Donald Trump’ın döneminde gördüğümüz kadarıyla Cumhuriyetçiler de yayılmacı politika izlerler.
Ama söz konusu dönemde daha çok ekonomi üzerinden yayılmacı politikanın izlendiğini gördük. Çünkü Eski Başkan Donald Trump, birçok ülkeye ekonomi silahını kullanarak söz konusu ülkeye baskı yapmaya çalıştı. Bu ülkelerden birisi de Türkiye’dir. Türkiye’nin kendi bağımsız olarak ve hiçbir ülkenin tahakkümü altında kalmadan politikalarını yürütmesini önceki Başkan Donald Trump hazmedemedi ve Türkiye’ye karşı ekonomi silahını kullanarak müdahale etmeye çalıştı. Nitekim bunu Türkiye’de doların 3 TL’den 7-8 TL’ye çıkmasından anlayabiliriz.
Ama Türkiye, kendi bağımsız politikalarıyla bu durumun da üstesinden gelmeyi başardı. Ayrıca, Eski ABD Başkanı Bush’un ikiz kule saldırısını bahane ederek Irak’ta yaptıkları da Amerika Birleşik Devletleri’nin bu yayılmacı dış politikasının sonucudur.
Bu vesileyle Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye’ye karşı bu hasmane tavrının sona ererek Türkiye’nin bağımsız olarak gerçekleştirdiği politikalara karşı saygılı olmasını ve Amerika Birleşik Devletleri’nin diğer ülkelere karşı izlediği sömürü düzenini sona erdirerek saldırgan tutumundan vazgeçmesini temenni ederim.
YORUMLAR