Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Batman Pusula

FISTIK ÜRETİMİ

Önceleri Tütün Vardı ve ana gelir kapısı çiftçiler için Tütün yetiştiriciliği idi. Sonra Mısır fark edildi ve şu an ekim alanlarının büyük çoğunluğu Mısır yetiştiriciliği üzerine kurulu. Doğrusu toprak kaynağı ve verimli arazi bakımından sadece sulama ihtiyacının olduğu bölgemizin toprak verimliliği ve sağladığı kaliteli ürünler çiftçiler için büyük bir gelir kapısı durumunda.

Ama kaliteyi ve verimliliği kaliteli ve verimli üreticilik ile birleştirmek şartı ile…

Çünkü toprağın dinlendirilmesi, temizlenmesi, gübrelenmesi ve ekime hazır hale getirilmesi başta olmak üzere; Tohumlama, toprağı işleme, sulama, yabani otlardan koruma, ilaçlama ve haşerat ile mücadele ile hasat zamanlarında modern toplama sistemleri ile toprağa-ürüne zarar vermeyecek toplama işlemlerine girişmek kolay değil.

Özellikle vahşi sulama sisteminin ve bazı ürünlerin (mısır gibi) uzun vadede toprağa verdiği zararlar düşünülerek ekim sahalarını modern metotlarla tarımcılık ilkelerine dayandırmak kaçınılmaz olmalı. Çünkü tarımla uğraşan çiftçilerin ve özellikle Mısır üretimi yapan üreticilerin bildiği gibi kendi özelliğinden kaynaklanan yetişme koşulları itibariyle Mısır, toprağı çorak hale getiren ve verimsizleştiren bir yapıya sahip. Her yıl üst üste ve sürekli olarak Mısır ekiminin belli dönemlere ayrılarak toprağın kendisini toparlamasını ve gücünü kaybetmeyecek imkânı tanımak lazım. Bu amaçla da Mısır yerine belli yıllarda başka ürünlerin ekimine yönelmek gerekiyor.

Son 10 yıldır Antep ve Siirt gibi markalaşmış Fıstık yetiştiriciliği ilimizin yeni tarımcılık yüzü olarak göze çarpmaya başladı. Çünkü 8-10 yıllık periyotta daha yeni ürün vermeye başlayan Fıstık için son yıllarda yetiştiriciler için yapılan hasatlar büyük kazançlar ortaya çıkarmaya başladı.

Aslında olması gereken bu: Klasik ürünlerle değil, yeni ve iklime uygun alternatif sebze, meyve veya tarım ürünü bulmak, yetiştirmeye çalışmak ve kazançlar sağlamak. Buğday vaz geçilmez ve asla tüketimini bitmez bir ürün olmakla birlikte Mısır ve klasik birkaç ürün dışında talebi olan ve tüketimi fazla olan değişik alternatif ürünlerin tespitine yönelmek gerekiyor.

Tarım Müdürlüğü ve uzmanı olan personelin yönlendirici uyarıları ile değişik gelir sağlayıcı ürünler bulunarak (çilek gibi) çiftçilerin yüzünü güldürecek yeni üretim mekanizmaları kurmak lazım…

Baksanıza FERNAS GIDA’ nın ürettiği meyvelere!

Bırakın ilimizi, ülkeye ve dış ülkelere yaptıkları ihracatla örnek bir model oluşturmaları bir yana önemli kazançlar sağlamaya devam ediyorlar. İklim ve sulama sıkıntısına rağmen “istenince oluyormuş” dedirten bir başarı hikâyesine imzalar atılmış durumda.

Bu yüzden Fıstık alternatifi önemli ve bu yüzden kazanç sağlayan başka ürünlerin tespitleri yapılmalı. Markalaşma yolunda önümüzdeki 5-10 içerisinde Batman Fıstığı diye adlandıracağımız bir alt yapıya sahip olacağız. İlk ekim ve filiz dönemlerinde bir bebek misali bakım ve hassasiyet isteyen fıstık, 8-10 yıllık bir gelişim ve yetişme süreci sonunda büyük gelirlere yol açan hasatları sahibine sağlıyor.

Sason’ da yapılan girişim sonucu Çilek meyvesinin sağladığı gelirleri örnek göstererek, başka bir ürünün de tespit edilip, üretimine geçilmesinin zamanıdır. Birçok ürün yetiştirmeye çalışmak yerine tek bir ürün üzerinden çiftçilik anlayışını sürdürmenin emek ve zamana bağlı getirilerini hesaplamak dururken, Devletten alınacak Tarımsal Destek ile ilgili Teşvik-Destekleme ödemeleri, Hibe Desteği, Toprak Analizi Desteği, Mazot ve Gübre yardımı, Hayvancılık desteklemeleri gibi sayılabilecek yardımlarla yetinmenin bir manası yok.

Çiftçilik, Hayvancılık, Tarımcılık alanlarının insanlığın vaz geçilmez sektörleri olduğu unutulmadan, Dijital Dünya yolculuğuna çıkan insanlık âleminin topraktan asla kopamayacağı göz ardı edilmemeli. Bunun için Sebze, Meyve, Hayvan, Ağaç, Doğa ve Tabiat unsuru bileşenlerin yanında Su olgusunun asıl potansiyel kaynak ve gücümüz olduğunu yaşamımız açısından ilke edinmemiz şart.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER