Geride bıraktığımız haftada gazetemizin manşetinde yer alan anız haber ile ilgili “Nefes Alamıyoruz. Dumanınızda Boğulun” başlığından etkilenen sayın valimiz Silvan’da düzenlediği anız toplantısında, halkımızın tercümanı olduğumuzu ve konulara duyarlı olan gazetemizi örnek göstermesi bizleri onurlandırdı.
Toplantıda Mikrofonu eline alan konuşmacının dudaklarından dökülen cümleler salonun sessizliğe gömülmesine sebep oldu:
“Bugün 500 bin kişi bilinçsiz Silvanlı çiftçilere lanet ediyor. 500 bin kişi bunlara beddua ediyor.” sözlerini duyan dinleyicilerde büyük etki uyandıran bu giriş, aslında sessiz çoğunluğun zihinlerinden geçen ve anlatılacak ortam bulamayanların dile getirilen yakarışları idi.
“Bu kara lekeyi Silvan’ ın büyük çoğunluğu hak etmiyor. Birkaç kötünün yaptığı bu yanlışı el birliği ile çözelim.” cümlesi ile devam eden bu hitap, bir bakıma isyan duygularının ve ölüm riski doğuran bazı umursamazların uyarılmasına yol açan ikazların yüksek tabakadan dillendirilmesi idi.
Ve insanlık-kul hakkının dile getirilmesi ile süren uyarılar: “Bize bir nefesi çok görmeyin. Nefes alalım. Bizim nefes almamızı engellemeyin. 500 bin insanın kul hakkına girmeyin.”
Yer Silvan Kaymakamlığı Kültür Merkezi Konferans Salonu ve konuşmacı da İlimiz Valisi Hulusi Şahin… İki yıldır yoğun mesai harcayarak geçen yıl Batı’ da bulunan Bismil yerleşkesi yönetim ve çiftçilerini uyaran; Sonra da Kuzey’ de yer alan Silvan mıntıkasını ziyaret etme ihtiyacı duyan Valimizin zehirli havadan korumaya çalıştığı Batmanlılar için girdiği uğraşların sahnesi Silvan oldu.
İlk atandığı dönem, il içinde yer alan tarım alanlarının hasat sonu toprak temizliğinde Anız yöntemini sınırsızca kullanmayı alışkanlık haline getiren çiftçileri kullandığı kanallar ile vaz geçirmeye çalışan Vali Bey, büyük oranda başarı elde etti. Ama iş il içi Anız sorununu gidermekle bitmiyordu. Sıra Kuzey ve Batı kanatlarımızda olan yerleşkeleri uyarmaya gelince ilk adres Bismil oldu. Bu yıl da aynı girişim ruhu ile Silvan’ı hedef alan Hulusi Şahin, dile getirdiği uyarılarla takdirleri üzerinde toplamayı da başardı.
Her yıl yazmaktan ve dile getirmekten usanma noktasına geldiğimiz Anız konusunda gerekenlerin yapılması aşamasında hassas olunmadığı ve dikkat edilmediği görülüyor. Çünkü az emek ve az masrafla işin kolayına kaçarak, toprağı yakma-yok etme yöntemi ilk amaç edinilmiş durumda idi.
Var olan hava kirliliği zaten başlı başına bir sorun ve zaten sağlık konusunda hastalıkların ortaya çıkmasında büyük bir risk grubu oluşturuyor. Yetmezmiş gibi insan eli ile zehirlenmeye kadar varan bir hava kirliliği için çabalar sarf ediliyor.
Yine Anız konusu ve yine yılın Eylül-Ekim aylarında Mısır hasadı ile birlikte tarlada kalan atıkların köhnemiş metotlarla temizlenmesi için yakılan ateşlerin ortaya çıkardığı kirlilik, canlıların ölümü ve toprağın çoraklaşmasına varan eylemler…
Korona virüs almış başını gitmiş, ölümlere neden olan yıkıcı özelliği ile büyük darbeler vurmaya devam ederken, kalp rahatsızlıkları ve damar hastalıklarına yol açarak ölüm riski doğuran zehirli gazların kaynağı Anız sorunu baş belası olmaya kaldığı yerden devam ediyor.
Yani şu an ilimizde Covid-19, Anız kaynaklı zehirli hava, sıcak ve kavurucu atmosfer tabakası bir arada ölüm ile randevulaşmaya varan bir birliktelik yakaladı. Bazı üretici kesimler (kendisine çiftçi diyen bazı mahlûklar) bu çarka hizmet adına bizleri ve doğayı zehirleyen üretim merkezi konumuna oturdu.
İnsan sağlığı ve yaşam döngüsü ne yazık ki, bazı çiftçilerin rahat ve emeksiz kazanç sağlaması için ters yönde ölüm risklerinin canlılık kazanmasında tetikleyici etken olarak yaşam alanlarımızı donatıyor. Yani toprağı temizlemenin basit ama emek isteyen bir süreci var iken, rahatlık ve masraftan kaçınma adına toprağı, insanı, canlı hayvan ve bitki örtüsünü yok edecek eylemlere yönelme söz konusu. Yazının devamı yarına
YORUMLAR