Etnik Kimlik ile Sosyal Kimlik sahibi olmanın ağırlığı vardır. Özellikle bazı kimlikler zaman zaman taşınamaz yükleri doğurur. Taşınamayan anlar farklılığı, ayrımı, diğeri olma bilincini bilmeyen, algılayamayan ve inancın gereği olarak farklı olmayı sindiremeyenlerin eyleme geçtiği anlardır.
Bilgisizlik o kadar had safhaya çıkmıştır ki, kendinden olmayanları dışlamayı vazife görmeyi ve kimlikler farklı olsa da insanlık kimliğinde buluşmuş olmayı çok görürler.
Batman şehrinden, yaşayan insanlarından biri olmak hayatın belirli dönemlerinde zorluk yaşanmasını ortaya çıkaran engellemeleri ve yok sayılmayı beraberinde getiriyor.
Sorun, şehir olarak 1950 sonrası küçük bir kasaba halinden günümüz 609 bin nüfuslu bir metropol kente dönüşmekte mi? Yoksa geçmiş kültürü ve tarihi bir mazisi olmadığından, bir araya son 50-70 yılda gelen insanların farklı yaşam tarzlarının çakışmasından mıdır?
Sanırım sorun biraz zihinler ve düşüncelerde gizli!
Çünkü dini inanç ve ahlaki değerler itibariyle farklı sosyal kimlikler ve farklı ırklardan olmak hiçbir dönem ön planda tutulmadı. Sadece siyasi malzeme olma talihsizliğini yaşayan bölge insanlarının kendi aralarında kurduğu güçlü bağlar sayesinde, sosyal bütünlük ve toplumsal dayanışmanın uç noktalarına varılmıştır.
İnsanlar arası kaynaşma ve sosyal bütünlük tarihsel gelişim evrelerinde öylesine uyumlu toplumsal yapılanmalar meydana getirdi ki, İlimiz’ de Arap, Kürt, Türk, Ezidi, Süryani ve değişik gruplardan oluşmuş topluluklar arasında hiçbir zaman çatışma düzeyine çıkacak problemler meydana gelmedi.
Bölgemize gelen veya İlimize atanan-iş bulan farklı yapıdaki unsurlar-kişiler dışlanmaya yönelik bir yabancılık çekmedi. Yerli halkın, diğerini kabullenme sınırlarının geniş olduğu sinesinde akrabalık ilişkilerine kadar varan birleşmeler-akrabalıklar yüzyıllardır kuruluyor.
Ama gelin-görün ki, madalyonun öte tarafında işleyiş sorunları var ve ayrımcılık kültürü fazla gibi!
Yıllardır Mevsimlik İşçi olarak diğer bölgelere giden yöre insanlarımızın çektiği aşağılanma, tahrik, dışlanmanın yanında şiddet gösterilerinin son sayfası Sakarya’ da yaşandı. Milliyetçi olmanın bilinç yoksunluğunu taşıyan bir takım yaratıkların saldırısına Mardinli mevsimlik işçiler uğradı ve ilginçtir hiçbir sorgulama yapılmıyor. Aynı senaryolar ve dışlamayı ilimizden giden binlerce yöre insanı da yaşıyor, ama dillendirilmediğinden yapılanlar yanlarına kalıyor.
Detaylarda gizli bir gerçek: Neden her yıl binlerce çocuk, genç, yaşlı, kadın ve erkek gruplar ve kafileler halinde bir veya birkaç aylığına başka bölgelere gitme ihtiyacı duyuyor?
Genç kızın intiharı ile sonuçlanan Musa ORHAN olayının son iki ay içerisinde olmadık mecralarda tartışmaya kadar büyütülmesi, Batman’ ın bir ayıbı gibi gösterilmesi, tüm insanları itham ederek yaftalama etkinliğine dönüştürülmesi, doğrusu utancımızın artmasına yetiyor. İntihar eden kızın aylarca birlikte olduğu ve isteyerek girdiği ilişki süreci sonunda evlilik olmaması-aile korkusu sebebiyle canına kıyması olayı ülkenin, dünyanın her yerinde birçok kez yaşanan bir durum!
Ülkemizin veya dünyanın hangi noktasında devlet memuru olan, garantili kazancı olan, asker veya polis, hatta daha üst mevkilerde veya alt kadrolarda görev yapan biri ile evlenme talebinde ve girişiminde bulunmayan kız veya kadın var? Birkaç yüz tane kızın doğru-yanlış bu düşüncesini tüm il nüfusuna dayatarak aşağılamaktır, asıl alçaklık ve seviyesizlik. Olay üzerinden prim kazanmak ve okurları yanlış yönlendirme adına haberi saptırarak kitlesel suçlama psikolojisiyle hareket etmektir asıl basiretsizlik!
Yetmezmiş gibi cinselliği ilke edinen bir yaşam modeli benimsemiş Cumhuriyet yazarı bir mahlûkun görmediği, bilmediği, bilgi sahibi olmadığı bir yer ve insanları hakkında (kim olduğu belli olmayan, insanlara sadece ayrımcılıkla bakan, kendini bilmez bir öğretmen şahsın ağzından duyduğu sözlerle) yargılama yapması ve karalamada bulunması garipliklerin uç noktalarını işaret ediyor.
Birkaç kızın haysiyetsiz girişimi ve devlet memuru olanlara olan hayranlığını tüm topluma ve insanlarına kıyaslayarak işi pornografiye indirgemesi, Batman ve Batmanlı olana bakış açısının temiz olmadığının göstergesidir. Bu manada ulusal basına Batman ile ilgili çıkan haberlerin tamamı nedense olumsuz, karalama ve geri kalmışlık sendromuna yönelik malzemelerle dolu ne yazık ki…
Siyasi olaylar ve ırksal çatışmalar için sahne görevinin yüklendiği Batmanın yaşayan ferdi olmak o yüzden zor. Sokak olaylarında kullanılan figüranların aslında ilin yaşayan bireylerle alakalı olmadığını göstermek yerine, tüm Batman halkını karalayacak malzeme haline getirilerek sunulması, Batı illerinde Milliyetçi kesimlerin ve grupların gelen tüm herkesi horlamasına, dışlamasına, saldırmasına yol açmakta.
90’ lı yıllarda yaşanan genç kız intiharlarının Batman için kara leke olarak geleceğe taşınması ve günümüzde yaşayan kızları da içerisine alarak aşağılayıcı girişimlerde makalelere konu olmasının mantığını sorgulamakta zorlanıyorum.
Son 10 yılda ulusal basında çıkan Batman haberlerine bakalım, kaç tanesinin olumlu bir alanı işaret ettiğini görürüz. Tamamen geri kalmışlık, bilgisizlik ve cahil bir toplum imajı; Tamamen yardıma muhtaç ve eğitimsiz bir insanlık topluluğu gösterisi!
Geçen hafta CNN Türk kanalında Tarafsız Bölge programına katılan İsmailağa Cemaati lideri Ahmet Mahmut ÜNLÜ’ nün (Cübbeli Ahmet) canlı yayında bizzat Batman ilinin ismini kullanarak Selefi Hareket üyelerinin iç savaş çıkarmaya yönelik hazırlık ve silahlanmaya girdiğini tüm ülkeye ilan etmesine ne demeli? Ne oluyor ve kim neyin peşinde? “Batman” ve “İç Savaş” kavramları bir arada kullanılıyor ve Batman yeniden farklı bir sahne için dekore mi ediliyor? Kim bu Selefi Akım ve üyeleri dediği kişileri var da biz neden göremiyoruz?
Rahatsızlık duyulan görüntü, paylaşımlar ve söylemler Batmanlı olanı ve Batman ortamını çağdışı gösterme gayretinin seslendirilmesi ve yaşayan insanları geri kalmış, yardıma muhtaç kesim olarak yansıtılmaya çalışılmasıdır. Daha da kötüsü tüm toplumu terör kaynağı insan potansiyeli imajına indirgeme girişiminin alt yapısında ne var?
609 bine dayanan nüfusu ve gelişim modellerini sindirerek yaşam alanlarını kötü olandan uzaklaşmak ve iyi olandan yana tavır sergilemek amacıyla hayatına yansıtan eğitimli bireyleri hatırlama adına, birkaç kişinin hatasını toplumsal yapıya mal etmenin çirkin zihniyetini sorgulamanın zamanıdır.
İnancını yaşayan büyük bir topluluk içerisinde, dini alet etme gayretiyle yanlış rol modeller olanları örnek göstererek herkesi aynı kategoride hatalı kesim olarak değerlendirmek doğru değil. Dini inancımız da dini yaşama gayretimiz de din dışı olanları benimsememe adına ve dini yanlış yaşayan, yanlış yansıtanlara tepkisellikle karşı duruşla alakalıdır.
Bu toplumsal yapıda olumsuz karakterler ve sapkın düşünceli bireyler olsa da Batmanlı olma kimliğinin, inancıyla ve hayat ilkeleriyle insanını, toplumunu, dinini, devletini seven aktörlerle donatıldığı unutulmamalıdır.
YORUMLAR