Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Batman Pusula

HIRSIZ OLMAK – 2

Yaşam tarzlarına kendi iç dünyalarında kurdukları kısıtlı bir çevre ile sınırlı tutan ve geçim kaynağı olarak “ Çalma” eylemine dayandıran grupların hayata dair beklentilerinin sadece gününü geçirme, karnını doyurma programı üzerine kurulu olduğunu görmek yanlış bir tablo olmayacaktır.

İşin daha kötü olan tarafı da çalma eylemine sadece muhtaç olanların değil; Meslek haline getirenlerin, Kleptomani denen hastalık halinin ve sadece heyecan tatmini amacıyla hırsızlığa yönelenlerin sayısında olan artışlardır.

Emek sömürücülerinin toplum nimetlerinden faydalanma düşüncesinin yarattığı ihtiyaç ve beklentiler göz önüne alındığında, hırsızlık suçunun gerçeklerle alakalı tipik örneklerinin artan sayıda bir yapılanma meydana getirdiğini görürüz.

İnanç yetersizliği denilen ve toplumsal sistemin temel direği olan ahlaki değerlerin insanların gönlündeki kurulu düzenin bozulması, “İyi” ile “Kötü” ahlaki eylem arasında kötü ahlak anlayışına sebep olan unsurların doğmasına meydan vermektedir. Ahlaki değerler ve hayatın anlamı olan iyi davranışların zayıflığı, hırsızlık-çalma eyleminin insan tabiatında hayatiyet kazanan duyguları körüklediği, Adli kayıtların kabarık dosyalarının varlığı ile örtüşmektedir.

Hırsızlık olayının büyük bir cesaret kabul edildiği bazı insan gruplarında iradeli seçimlerle suç olayını gerçekleştirmek onurlu bir davranış iken, yerine göre zorlamalar ve mecburiyetlerin insanları bu yolda kullanmanın engellemez sonuçlarını doğurduğunu tespit edebilmekteyiz. Özellikle çocuk yaşta akli yeterliliğini olgunluk seviyesine çıkaramamış potansiyel adayların toplumsal sapma içerikli yönlendirilmeleri, insan tipli suç makinelerinin ortaya çıkışını tetikler ortamlar yaratmaktadır.

Hırsızlık olayının fiili aktörleri, isteyerek veya istemeyerek alet oldukları suçun gerçekleştirilmesi ile elde ettikleri mal veya paranın kendilerine sağladığı kazanç oranında güdülenirler. Fazla kazanç elde etme daha çok arayış ve örnek olay meydana getirmektedir.

Kolay para kazanma hedefinin yarattığı heyecan boyutu ve fazla kazanç elde etmenin tatmin edilemez duyguları her geçen gün önümüze yeni hırsızlık senaryoları sermekte. Zira plan ve program yapılmadan girişilen olaylarda yakalanma ya da cezalandırılma sonucu doğduğundan, normal insanların aklına gelmeyecek ayrıntılarda fırsat kollama, emek sömürücülerinin uzmanlığını artıran tecrübeler doğurmaktadır.

Bu amaçla önceden, soyulacak yerin tetkikinin yapılması hırsız açısından bir gereklilik olmakta, hatta uzun süreli takiplerin veya fırsat kollamanın verdiği imkânla olay gerçekleştirilmektedir. Eylemin düzenleneceği kişi, mekân ya da ev uzun takiplerin bir beklentisi olarak merkezi konumda asıl hedef olmaktadır.

Emek Sömürücüleri’ nin kendi aralarında yaptıkları işle alakalı önümüze serdiği tipler ve hırsızlık türleri vardır. Şiddeti ve yaptırımı en ağır olan hırsızlık türünde suç elemanı bireyler işi profesyonel seviyede uygulama eğilimi gösterir. Planlar en ince ayrıntısına kadar düşünülüp-uygulamaya koyulur ve silahlı girişimde bulunma, yaralama -öldürme ile sonuçlanabilecek cesaretli gösterilere dönüşebilir.

Banka soygunu, işyeri soygunları, varlıklı kişilere ait ev soygunları gibi… Uzman hırsız tiplerinde hırsızlık anlayışı daha fazla profesyonellik gerektirir. Seçilen mekân uzun uğraş ve takipler sonunda elde edilecek hasılatın ağırlığına göre ayarlanan donanım ve kişilerin grup hareketiyle hırsızlık eylemi ortaya çıkar.

Olağan gelişen ve rastgele girişimlerle ortaya çıkan hırsızlıklar ise genellikle avcı ve kollayıcı tiplerin ani gözlemleri ve buldukları boşluk ile eylemde bulundukları hırsızlık alanları karşımıza çıkarıyor.

Hırsızlık olayını duygusal sömürü aracı olarak kullanan ve fırsat kollayarak eylemini gerçekleştirmeye çalışan bir başka tür olarak yoksul kılıklı kadın hırsızları görüyoruz.

Çingene ve bohçacı tipli kadınların amaçları konusunda yaptıkları fırsatçılık örnek gösterilebilir. En az 2-3 kişiden oluşan ve amatör düzeyde takılan hırsızlarda eylemler genellikle etrafı gözetleyen, kollayan, kapıyı açabilen ve evdeki para-ziynet eşyaları bulabilen tiplerden oluşan grupları görebilmekteyiz. En yaygın olan ve korkulması gereken tipler bu 3-5 kişilik çete elamanlarının girişimleridir. Çünkü yaz ayları veya kışın uzun geceleri fark etmez, ilk fırsatta özellikle evlere yönelik olaylarda bu tip hırsızlıklar çok fazlasıyla meydana gelmekte.

Bunların yanı sıra çocuk tipli hırsız olayların da birçok örnek oluşturduğunu görebiliyoruz. Büyükleri tarafından yönlendirilen ve ne yaptığının belki de farkında olamayan küçük yaştaki çocukların tespit edilen mekânlara girme-ulaşma konusunda daha maharetli oldukları bilinen bir gerçek.

Hırsızlık olayının kaynağı konusunda en tutarlı görüşün insani değerler noktasındaki yabancılaşma ve demografik etkenler olduğunu görüyoruz. Demografik yapının artışı (yani nüfus sayısı) ve şehirleşme ile beraber insanların sayı olarak çoğalması büyük yerleşim birimlerinin şehirleşme-metropolleşme olgusunu beraberinde getirmektedir.

Sayı çoğunluğunun yerleşim birimlerindeki artışı ile birlikte birbirini tanımayan ve kültürel yabancılaşmaya uğrayan kitleler meydana gelmektedir. Bu da değerlerden uzaklaşmayı ve maddi problemleri illegal yollarla aşmayı hedefleyen suç-çete örgütlerini doğurmaktadır. Bir de işsizlik unsuru eklenince, ahlaki olmayan davranışların varlığı kendini ortaya koymaya başlar.

İlimizin son on yıllarda yaşadığı gelişim ve değişim aşamalarının ortaya çıkardığı 608 bin insan sayısının, şehirleşme evreleri ile birlikte yarattığı insan tipleri her zaman olumlu karakter ve kişilikler olmamakta. İstihdam ve yetersiz imkânlar sonucu artış gösteren işsizlik olgusunun analizi çözüm yaratabilir.

Yitirilen Ahlaki değerler ile inanç sistemlerimizde hasara uğrayan değer ilkelerimizin yaşam alanlarımıza geri dönüşü için düşünsel altyapımızı zorlamanın listesini yapmak gerekiyor. Çünkü yolsuzluk, rüşvet, suç örgütlerinin örgütlü yapıları ve mafyalaşma hedefleri kaçınılmaz sonumuz olmamalıdır.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER