Sosyal Medya yok mu?
Bayılıyorum doğrusu…
2000’ li yıllar öncesinde 20. Yüzyılın haber yoksunu ve bilgi fakiri yaşayan karakterleri olarak insanlık birçok şey kaçırmış. Çünkü ne oluyor, nasıl oluyor, nerede oluyor, ne zaman ve kimler sebep oluyor türünden hem haber hem de bilgi eksikliği yaşama talihsizliği yaşanıyordu.
Yaşadığımız 21. yüzyıl Teknoloji ve Dijital Çağ Dünyası öyle mi?
Duymak, görmek, bilgi edinmek, haberdar olmak adeta parmakların ucunda! Elimizdeki araç veya evde-işte masa üzerinde bize gülümseyen bilgisayarlar ile televizyon donanımları sayesinde, aynı anda her şeyden haber alıyor, bilinmeyenleri öğrenmenin heyecanı ve ulaşım kolaylığı ile insan adına olan-olması muhtemel tüm detaylara erişebiliyoruz.
Bu yüzden insanlığa olan katkısı ve bilgi gelişimi, bilimsel aydınlanma ve sınırsız bilgi kaynağı sağlaması yönüyle günümüz dünyasının modern araçlarına saygı duymamak elde değil. Teknolojik yapılanma ve Dijital Dünyanın iyi kadar kötü tarafı var, ama o kötü tarafını kullanmak, mağdur olmak kişinin kendi elinde olduğundan eleştiri sahasına girmek istemiyorum.
“Neyi, ne amaçla ve hangi hedeflere yönelik kullanıyorsan, hayatını ve yaşam tarzını da o şekilde belirlersin” ifadesini kullanmak yeterli sanırım!
Sosyal Medya dünyasının önümüze koyduğu iletişim kanalları, haberleşme ve paylaşım alternatifleri, bilgi edinme kaynakları, haber alma ve haberdar olma sınırsızlığı ile yanımızda ve etrafımızda olanların yanı sıra uzağımızda olanların da önümüze serilmesi kadar muhteşem bir gelişim modeli olamaz.
İnsanlara sunduğu her türlü kolaylığın, bilgi edinmenin, haberdar olmanın yanında bir de işin kazanç boyutu var. Farkında olanlar bilir… Sosyal medya üzerinden Reklam, Abonelik, Üyelik ve Takip oranı kadar para kazanma gerçeği var. Yani “Takipçin kadar kazan” mantığıyla sektörde dönen para oranının sınırı görünmüyor. Kurulacak bir site, takip edecek üyelerin tıklanma sayısını artıracak görsel ve yazılı paylaşımlar ve film, müzik gibi insanlara hitap eden tüm içerikler sayesinde kazanılan sınırsız paralar!
Önemli değil kazanılan paralar veya kazanılacak para için yapılan paylaşımlar! Önemli olan insanın kendi alanında kendi iradesiyle sergileyeceği görüntüler. Bizi ilgilendiren tarafı cinsellik, şiddet, istismar ve kumar yönlü ahlaki ve sosyal kayıplara yol açan donanımlardan sakınabilmek veya sorumluluğumuz altında olanları koruyabilmek.
“Sosyal Deneyler” de beğenilmesi gereken, ahlaki ve sosyal değerler bilinci oluşturan mesajlarla dolu olduğundan doğrusu beğenme sınırlarını zorlayan dersleri özünde barındırıyor.
Unutulan değerleri ve yardımlaşma-yardıma muhtaç olana el uzatmaya yönelik işlenen konularda figüran-aktör olanların çocuk, genç, yaşlı ve kadın-erkek kim olursa olsun temiz yüreklerinde taşıdığı umut ışıklarını davranışlarına dökme halleri insanlığımızı hatırlatan mesajları çok güzel bir şekilde yansıtıyor.
Özellikle takdir edilen noktalar arasında yabancı ülkelerde unutulan değerlerin ve yardımlaşma bilincinin yansıması olarak çoğu defa insanların etrafı görmezden gelmesi, yardım isteyen ellere soğuk davranarak yanıt vermemesine karşılık, ülkemiz sınırları içerisinde ki kahramanların değerler bilinci durumu var. Sosyal yaşam ve kazanılmış yasal hakların verdiği mantık, yaşam modeli haline gelmiş ve insanlar bireysel yardımlaşma bilincinden kopmuş bir şekilde muhtaçları görmezden gelen bir hayat ilkesine ve inanç sisteminden uzak değer kayıplarıyla yozlaşmış bir kültür altyapısına tutunmuş haldeler.
Fakat ülkemizde öyle mi?
Ülkemizde veya bölgemizde el açana küçük-büyük tüm herkesin sahiplenme duygusuyla yiyecek, içecek, para, kalma yeri, yol gösterme hassasiyetiyle yakınlık göstermesi her şeyi bitiriyor ve insani duygularımızı-değerlerimizi hala taşıdığımızı gösteriyor.
Diyarbakır’ da küçük çocukların karşılıksız, menfaatsiz, yardım amaçlı kendilerine el açan deney üyesi gençlere yardımda bulunmak için açtıkları yüreklerinden fışkıran coşkuyu görünce duygusallık had safhaya çıkıyor. İstanbul’ un değişik gölgelerinde aç bir deney üyesinin rol icabı birilerine yakınlaşarak açlığını dile getirmesiyle yardım istenenlerin o adamlık görüntülerinin verdiği hazzı duyumsak bize nasip oluyor.
Markette sıra bekleyen ve parası çıkmayan kadın rolündeki deney üyesine, hemen arkasında ki kadının para desteği sunmak için çırpınmasına ne demeli? Simitçinin, satış yaparak ancak evine götüreceği kazanç kadar malı varken, bunu umursamadan kendisinden yiyecek isteyen deney üyesine vermesinin arkasında temiz bir yürek, insanlık bilinci ve yaratıcıya olan şükran borcu var.
Örnekleri fazla olan bu sosyal deneylerle unutulmaya başlayan değerler, inançlar, kıymet verme ve kabullenme dürtülerimizin bizi asıl sosyal ve etnik kimliğimize döndüreceğini umuyoruz.
YORUMLAR