Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Batman Pusula

ANIZ KONUSUNDA NEREDE KALMIŞTIK?

Sormak ayıp olacak sanırım…

Artık dile getirmek ve hatırlatmalarda bulunmanın da tadı kaçtı. Yine işin kolayına kaçmak ve bireysel çıkarlar için insana, toprağa, havaya, canlı-cansız tüm doğa elemanlarına ve Ekolojik Dengemize darbeler vurulmaması noktasında yapılmaması gerekenleri hatırlatmanın birileri için manası yok gibi!

Soru şu: Anız Yakma konusunda nerede kalmıştık?

“Anız yakılmasın” söylemini yıllardır tekrar eden resmi ve sivil tüm birey ve kurumsal örgütlere rağmen kendi kaderimizi mahvetmeye devam ediyoruz. Kendi kaderimiz dediğimiz de sağlık ve temizlik konularında şimdiye ve geleceğe yönelik alınması gereken tedbirler ile uyulması gereken ilkelerin hayat bulmasını ne kadar başarabildiğimizdir.

Çünkü şikâyet ve eleştiri vaz geçilmeyen bir alışkanlığa dönüştü, kimse eleştirinin içerisine veya kurallara uyma bilincine kendini katmıyor. Yani üzerimize düşeni yapmaktan çekinmediğimiz bir yaşam alanının “BEN” merkezli boyutlarında bulunduğumuzu sanıyoruz. İş o kadar kötüleşti ki, bırakın ilimiz çiftçilerinin kontrol altına alınmasına, komşu illerin çiftçilerini bile resmi temsil itibariyle uyarmaya kadar büyüyen bir “Anız Yakma” olayı var.

Ortaya çıkan zararları uzun uzun anlatmaya ve anız yakmanın Toprağı öldürmeye, havayı zehirlemeye, canlı insan, hayvan, bakterileri yok etmeye, çevre kirliliğine yol açtığını uzmanların diliyle ifade etmeye gerek yok. Zira bunu herkes biliyor ve bunun herkes farkında.

Sıkıntı, işten kaçma düşüncesi ve hak yeme adına başkalarına zarar vermekten çekinmeme eylemi.

İşin uzmanı olan çiftçilere toprağı kullanmanın yollarını anlatacak halimiz yok. Bildikleri ve uzman oldukları konuda “Dışarıdan gazel okumak” abes kaçar. Bildiklerini hatırlatmanın mantığı olmamakla birlikte Emek ve Masraf’ tan kaçma bilincinin ortadan kaldırılmasında hiçbir gayret göstermedikleri de görülüyor.

İşin tartışılacak veya hatırlatılacak, uyarı yapılacak hiçbir boyutu yok. Yapılması gereken şey resmi kolluk kuvvetlerinin takip etmesi, yakalanan “Toprak Düşmanı” çiftçiyi-çiftçileri en ağır maddi cezaya mahkûm etmektir.

Yapılması gereken şey “Şikâyet etme” hakkını kullanmak veya birilerinin çıkarı için kendimizden ödün vermemek. Bunun için arazi sahipleri ve köylüler başta olmak üzere tüm çiftçilerin, anız yakma eylemine girişenleri ihbar etmesi, şikâyette bulunması şart.

Çiftçi olsun, köylü olsun, üretici organlar olsun… Hiç kimsenin başkasının hayatına ve yaşam hakkına zarar verme, zehirlenmesine yol açan eylemlere girmeye fırsatı olmamalıdır. Suç işleyenler, hak ettiği cezayı alma konusunda korunmamalıdır. Çünkü söylemlerin ve uyarıların son bulduğu, ağır yaptırımların uygulanması gereken anların geldiği dönemlerdeyiz.

Doğrusu gece yarıları veya sabah kalkıldığında havadaki yakıcı karbonu nefes olarak tüketmekten havada ve evlerin içerisine kadar giren is, kül ve atık maddeleri temizlemekten isyan eder hale geldik.

Anız yakma yerine toprağı saplarından ayırmak, ayıklamak ve yeni ekim için hazır hale getirmek amacıyla yapılması gerekenlerin neler olduğunu öğrenmek için yapılması gereken tek hareket Tarım Müdürlüğü ve çalışan uzmanlarından bilgi almak. Yeni yöntem ve tekniklerle biraz emek gerektirse de toprağı öldürmeden, verimsiz hale getirmeden, bereketini yok etmeden ve daha kaliteli-verimli ürün elde etme amacıyla Modern Tarım tekniklerini kullanabilmenin becerisini göstermek lazım.

Görünen o ki, eski yöntem ve tekniklerle hem yeni ekim hazırlıklarında hem de sulama ve hasat elde etme dönemlerinde çiftçiler, klasik alışkanlıklarını terk edemiyor. İluh Deresi’ nden akan suların taşıdığı verimli ve bereketli bakteri ve minerallerin, yanlış sulama nedeniyle (Vahşi Sulama) toprağı bereketsiz hale getirdiğini görmüyorlar mı?

Çiftçi değiliz ve çiftçilikle uğraşmıyoruz, ama Toprağı sürmenin, Tohum atmanın, Sulama yapmanın, ürünün filizlenip-olgunlaşmasına kadar olan süreçte sulanmasına, ayıklanmasına, ilaçlanmasına; Hasat döneminde kayıpsız ürün kaldırmaya ve ürünün satılmasına kadar geçen sürelerde sergilenmesi gereken yöntem ve teknikler var.

Bilgi almak ve tecrübelerle toprağı kutsal kabul edip, elde edilen ürünün geçim kaynağı olmasından dolayı değer kabul etmenin bereketini duyumsamak gerekiyor.

O yüzden “Anız yakma konusunda nerede kalmıştık?” sorusuna yanıt verelim: Eski alışkanlık, teknik ve yöntemleri unutmak; Verimli ve bereketli hasat dönemleri için uzman görüşlerinden faydalanarak, canlı, cansız tüm varlıkların yaşam haklarına zarar verecek eylemlerden uzaklaşmak.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER