İlber Ortaylı’nın bir capsi vardı “Çok cahilsin keşke ölsen” diye…
Bizi Koronavirüs değil cehaletimiz öldürecek…
Hey şeyde panik olmak, gıda ve diğer malzemeleri istiflemek, büyükşehirlerin caddelerini-sokaklarını Kâbe’de tavaf yaparcasına hınca hınç doldurmak…
Korkular, endişeler, belki de çoğu bencillikten kaynaklı hal ve tavırlarımız var.
Kiminde de tam tersi!
Adam rahat, virüse inanmadığını söylüyor. İnanmayınca da önlem almıyor. Belki de kendince erkeklik(!) taslıyor. Her şeyin farkında, içi içini yiyor, ama “bakın ben korkmuyorum, hayatınızı yaşayın yaaa!!!” havasında…
Cehalet bu, başka da bir şey değil!
Virüs kişiye özel değil ki! Toplumsal sorumluluklarımız var her birimizin. Eğer toplumun bir parçasıysak ve en önemlisi de kendimizi “insan” olarak görüyorsak, toplum sağlığı ve selameti için insan olmanın gereğini yapmamız lazım.
Evde kalalım; keyiflerimizi, eğlencelerimizi, muhabbetlerimizi erteleyelim. Başkalarının vebaline girmeyelim.
Panik olmak sadece hataya sürükler, panik olmayalım. Akıllıca, sakin davranalım. Endişelerimiz olacak, korkularımız olacak; ama asla bu bizde paniğe sebep olmamalı, tam tersi bizi tedbirli olmaya sevk etmeli.
Bahar mevsimindeyiz, bazen yağmur yağıyor bazen güneş açıyor…
Tabiat hastalanmadı…
Her zamanki gibi bize mahsul verecek. Tahıl, sebze, meyve her zamanki gibi olacak. Et, süt, yoğurt her zaman bulunacak…
Niye bu panik? Neden her şeyde kıtlık olacak gibi algılıyoruz? Niye rafları, marketleri boşaltıyoruz? Niye bir şeker için, bir ekmek için, bir içecek için kendi canımızı da milletin canını da tehlikeye atıyoruz?
Yaşlılarımız, kronik hastalarımız var…
Hepimiz bir gün öleceğiz!
Ama neden başkalarının vebaliyle ölmeyi bu kadar basit zannediyoruz?
***
Sağlık Bakanlığı, Coronavirüs Bilim Kurulu, muhtelif dallarda ihtisas yapmış tıp bilim adamları, basın…
Herkes uyarıyor kardeşim!
“Kendi karantinanı uygula, hijyene önem ver, maskeni-eldivenini tak ve kendini kontrol et!”
Yap bunları! Asıl erkeklik(!), asıl mertlik budur. İnsan olmak bu bilinci gerektirir.
Batmanlı hemşerilerim;
Bakın sağlık il müdürlüğümüz fedakârca çalışıyor. Sağlık çalışanlarımızın çoğunun onca fedakârlığını görmezden gelemeyiz. Çok yoğun bir şekilde çalışmalarına, yorgun bitkin düşmelerine rağmen çoğu sağlıkçı evine gitmiyor. Misafirhanelerde otellerde kalıyor. Ailelerini göremiyorlar, sevdikleriyle bir araya gelemiyorlar.
Neden?
Toplum sağlığı için!
Sen de sorumluluğunu yerine getir! Evinde kal!
Evde kalalım, kitap okuyalım, film ve belgesel izleyelim, müzik dinleyelim. Şimdiden tatil planları yapalım. Hedefler belirleyelim. Ama insaf edip evde kalalım.
Ramazan ayı yaklaşıyor. Tedbirlerimize dualarımızı ekleyelim. Bu virüs belası bitsin de bayramı bayram gibi yaşayalım.
ÇİFTE BAYRAM YAŞAYALIM…
***
Kur’an’da Kıyamet Suresi’nde Allah şöyle buyurur;
26 – Hayır hayır, ne zaman ki can köprücük kemiklerine dayanır,
27 – “Tedavi edebilecek kimdir?” denilir.
28 – Can çekişen bunun o ayrılık anı olduğunu anlar.
29 – Bacak bacağa dolaşır…
30 – İşte o gün sevk, ancak Rabbinedir.
ALLAH’ın huzuruna neden başkalarının vebaliyle gitmeyi göze alıyoruz?
EVDE KALALIM, HİJYENE ÖNEM VERELİM, KİŞİSEL KARANTİNAMIZI UYGULAYALIM…
YORUMLAR