8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü… 1975’te Birleşmiş Milletler günü kabul etti ve her yıl için özel bir tema belirlemeye başladı. 1996’da belirlenen ilk tema ‘Geçmişi kutlamak, geleceği planlamak’ şeklindeydi. Bu yılın temasıysa “Çalışma hayatını değiştiren kadınlar: 2030’a kadar eşitlik”.
İnsan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmaktadır bugün. Türkiye’de ise 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlandı. Kadınların cinsiyet ayrımcılığına karşı başkaldırısının adıdır bugün. 150 yıl önce, eşit işe eşit ücret sloganıyla, kötü çalışma koşullarına karşı ölümü göze alarak mücadele başlatan kadınlar başlattıkları o yolculuğun kahramanı olmaya bugün de devam etmektedir. Yani hediye, çiçek , kutlama , cinsellik ağırlıklı protestolar değil…
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde ve her günde birbirimize ayna tutup gücümüzü keşfedelim istiyoruz. Öğrenilmiş çaresizlikleri birlikte üzerimizden atıp bilinçaltımızda filizlenmeyi bekleyen en kıymetli değerimizi yaşama katalım istiyoruz. Diğer çalışmalarımız gibi bununda içinde farkındalıklar sakladığını biliyoruz. Her şey hayatımızın her anında sevgileri, emekleri ve fedakârlıklarıyla dünyamızı güzelleştiren kadınlarımız için…
Kadınların sevgiyle yenemeyeceği, istedikten sonra yapamayacağı iş, birleştiklerinde değiştiremeyecekleri kalıp yok. Yüreğimiz, isyanımız, taleplerimiz bu çocukların-kadınların göz yaşlarının durması olmalı ve bütün bu kötülüğe ancak kadınlar dur diyebilir. Bunu ise birlik olarak ve erkekleri de yanımıza katınca daha etkili-kalıcı başarabiliriz. Kadın değişirse toplum değişir. Aile çocuğuna yeterli sevgiyi vermeli ve erkek çocuklarına kadına saygı duymayı öğretmeli. Bu eğitim okullarda da desteklenmeli.Toplumumuzda ne yazık ki baskılanan, özgürlüğü kısıtlanan, hakları görmezden gelinen, duyguları incitilen, belki hayal kurmasına bile izin verilmeyen, şiddete, tacize ve hatta cinayetlere kurban giden kadınlarımız olduğu bir gerçek. Daha kötüsü ise tüm bu hastalıklı ruhların kadınlara yaptıkları şiddet eylemlerini bazı saçma gerekçelere dayandırarak suçlarını hafifletebiliyor olmaları kabul edilemez bir durum. Tüm bu hastalıklı ruhların temelinde sevgisizlik ve bozuk aile ilişkileri yatıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak üzere kampanyaların, okullarda öğretmen ve öğrencilere yönelik kapsamlı eğitimlerin, ekonomik güçlendirme ve gelir desteği gibi girişimlerin şiddeti engellediğine dair gün geçtikçe daha fazla kanıt birikiyor.Öğrenilebilen şiddet ancak onu besleyen toplumsal algının dönüşmesiyle önlenebilir.
Kadınların şiddet görmediği, ötekileştirilmediği, çocuk yaşta evlendirilmediği ve kalbi-aklı ile ön planda tutulduğu bir dünya olması dileğiyle… Bütün emekçilerimizin, kadınlarımızın gününü kutluyor, eşitlik, özgürlük ve mutluluk dolu bir yaşam sürmelerini diliyorum.
Dyt.Hülya ÖZEL
BİR KALP BİN UMUT PLATFORMU-KADIN BİRİM BAŞKANI
YORUMLAR