Doğru olma, doğru olanı yapma ve gerçekçi davranma tanımına oturtulması gereken dürüstlük kavramının bir kişilik tipi ve erdem ilkesi olduğu görülüyor. Yalandan, hileden, ikiyüzlülükten, kötü niyetten uzak olma adına ahlaki açıdan ve inanç açısından güvenilir olma, içten davranma ilkelerine bağlılık duymayı gerektirir.
Topluluk hayatı ve yaşam alanlarının birliktelik ruhu, genel kuralları ve insan bütünlüğünü dayanışma ruhuna oturtan bir bilincin ön planda tutulmasını gerektirir. Çünkü insan yalnız değildir ve grup-toplum birliği ile hayat sürecini devam ettirme ihtiyacına sahiptir.
İnsan toplulukları, halklar, milletler, etnik yapılar ve hatta dini inancın taraftarları bile toplum bütünlüğünü aralarında geliştirdikleri güven ve erdem ilkeleri sayesinde, toplum bilinci seviyesine ulaşma başarısı gösterirler. Zaten önemli olan tüm bireylere hitap eden bir erdemler ilkesi oluşturmak değil mi?
Hiçbir dini, ulusu, sosyal statüyü, ırkı, toplumu veya topluluğu ayrım yapmadan dürüstlük ilkesi altında oluşturmanın gayreti ile sosyal kimlikler ve toplumsal bilinçler yakalanabilir. Olması gereken şey hep birlikte dürüst olmak, dürüstlüğün egoistlik yönünden sıyrılmaktır. Yapılması uygun olan da dürüstlüğü sorgulamak ve dürüst olmamanın sebebini ortaya koymaktır.
Herkes kendi dışındaki tüm insanların dürüst olmasını bekliyor. Peki, biz ne kadar hassasız? Dürüst olmadığımız zamanlar yok mu?
Çoğu zamanlar dürüst olabiliyoruz, ama dürüst olamadığımız anlar da var. Asıl ayrıntı neden dürüst olunmadığı ya da olunamadığı.
Toplum yapısının dayanak noktaları hangi temeller üzerine kurulu: Birbirimize güvenmek ve karşıdaki birey-topluluk için bir şeyler yapmak mı? Değerler ve erdemlerden sıyrılarak bencillik ve şuursuzluk haline dönüşüme mi yönelmek?
Doğrunun ve doğruluğun hükümlerine bağlılık duyuluyorsa, ilahi adaletin canlıya verdiği değere inanılıyorsa, sebebi, bugüne kadar insana verilen önemin birbirimize güvenmeye dayanmasındandır.
Doğruluk ve dürüstlük ilkelerine olan inanç sayesinde bize biçilen ve verilen sorumluluğu ve sosyal rolleri kabul etmekteyiz. Hayatın doğru ve gerçek olduğuna inanıyor, insanlığın temel gerçeklerini kabullenerek yaşadığımız hayatın bir parçası olmaya çalışıyoruz.
Kişinin kendisiyle düşman olmaması ve barışık olması lazım… Daha doğrusu insanın kendisine karşı dürüst olması ve yaşam kanunlarını sosyal çevreye uyum sağlayacak eylemlere oturtması gerekiyor.
Sağlayacağı fayda nedir?
Huzur ve güven ortamları, diğerleri ile uyumlu olma ve ortak paylaşımların verdiği rahatlık ile sosyal dayanışma ve toplumsal bütünlüğe olan açlığın giderilmesi yanında, değerlerin yeni kuşaklara aktarılmasında temeller atma olacaktır.
Çünkü dürüst insan yalan üzerine kurulu hiç bir yola yönelmez, doğruluk ve gerçeklik ile ilgili yaşanan tüm eylemlere katkı sunmaya devam eder, erdemli eylemler ve davranışlar sayesinde haklar ve hukuksal tüm etmenlerin herkese eşit dağılımına katkı sunar.
Dürüst insan davranışları toplumsal yozlaşma ve değerler yitimi süreçlerini öteleyerek insanın diğer insana değer vermesini, inançlara ve yaşam modellerine saygı duyulmasına sebepler yaratır. Dürüstlük öncelikle bireysel eylemlerin düzelmesine, sonrasında da grup bilinci ve toplumsal kanunlara yansımakla sosyal yapıya yaptığı katkı ile bilinç ve şuur hali doğurarak barışa, korunmaya, hayat kalitesine zemin hazırlar.
Birçok insanın özlemini duyduğu birliktelik ruhu ve sosyal dayanışma unsurlarının yaşam alanlarında canlılık kazanması için işe kendimizden başlamanın gerekli olduğu unutulmamalıdır.
YORUMLAR