Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Batman Pusula

CEHALET

“Bilgi yoksunu olmak” diye kısa bir tanım yapmak yanlış olmaz.

Ama sadece bilgiden yoksun olmak gibi dar bir tanım yapmak eksik olmakla birlikte, yapılabilecek daha geniş açıklamalar da var.

Cehalet, insanın kendini unutmasıdır.

Aklını ve iradesini kullanamamaktır. İnsana zarar verecek haram ve günaha yönelmedir.

Sosyal bir varlık olduğunu unutarak yalnızlaşması, kabuğuna çekilerek yaşam alanlarından kopmasıdır.

Yani cehalet dendiğinde bilgi edinme sürecinden yoksunluk kadar iç dünyasına, vicdanına, ruhuna, insanlara, canlılara yabancılaşmayı da akla getirmek gerekiyor.

“Cehalet kavramı bilgisizlik, deneyimsizlik, okumamış olmak, değişim-gelişim karşıtı olmak gibi bilgi yetersizliğini ifade ettiği kadar;Kültürsüz olmak, kamu yararını gözetmemek ve edep sahibi olmamak gibi ahlaki ilkeleri de kapsayan süreçleri ifade eder.”

Yetersizlik kavramının tam karşılığıdır cehalet…

Çünkü bilgi yetersizdir, ahlak yetersizliği vardır, değişim ve gelişim rotasına karşı direnç söz konusudur, genel ahlak ve kamu yararına olan her şeye inat vardır. İnsan,bilgi ve ahlaki yetersizliğini tepkisel eylemlerle başkasına verdiği zararlar ile ortaya koyar.

Yetersizliğin, ahlaki yoksunluğun, zarar verici eylemlerin, değişim ve gelişme haline direnç göstermenin ortaya çıkardığı davranışlar, cahil-cehalet zehrinin canlanmasında temel kaynaktır. Önemli olan nokta kibir ve enaniyet kaynağı olan “Ben bilirim” hatasından sıyrılmak, bilgi ile inancın edinilmesi gereken ilkelerini “Bilmiyorum” mantığıyla özümsemektir.

Bu durumu ifade eden kavramise Bencillik tanımıdır.

Cehalet kavramının özünü oluşturan “Biliyorum-Bilmiyorum” denkleminde kurulması gereken bağın bilgi yetersizliğine, öğrenme ve yenisini edinme, bilme döngüsüne bağlanması amaç edinilmelidir.

Çünkü bilgi sınırsız ve akıl potansiyelimiz de bilgi açlığına mahkûmdur.

Yani cahillik ve cehalet kavramlarının ortaya çıkmasında etkin olan bencillik ve bilinç kaybı olmakta.

Şuur kaybı da eklenmesi gereken başka bir kavram olmakla birlikte,kişilerin mevcut bilgisini ve seviyesini muhafaza etme adına değişim-gelişime kapalı kalması şuursuzluk ve bilinç kaybının canlanmasında ateşleyici görevi görmekte.

Değerli olan kendi mevcut bilgimiz değil, sadece bireysel düşünce-kanaatlerimizin doğruluğu hiç değildir. Yani kendi değer ve kanaatlerimize uymayan kişiler cahil değildir, kendi yanlışlarımız ve kalıpsal fikirlerimiz doğruluğu ve gerçekliği olmayan yanılgılarımızdır.

Geçmişte yaşamaya alışan ve yeni fikir ve değişim sürecine ayak uyduramayanların sosyal hayata uyum sağlamaya ve farklılıklara tahammül etmeye karşı tepkisel duruşları vardır. Yani cahillik ve cehalet kavramları “Bilmeyen” manasından çok “Bilme ve öğrenmeye karşı olma” haline indirgenme talihsizliğini yaşamakta.

Sözün geleceği nokta şu: Eğitimde, yönetimde, kurumsal işleyişte, sosyal hayatta, yaşam alanlarımızda ve aile içi hayat sürecimizde doğrular ve yanlışlar konusunda eksikliklerimiz ve fazlalıklarımız var.

Doğru ve uygun olanı belirlemede toplumsal yarar ve değerlere uyumlu şekilde bilgi açlığımız gidermek varken, kendi bakış açımızın ve bireysel menfaatlerin ön planda tutulduğu düşünce ve eylemlere girişmekteyiz.

Garip olan taraf da yanlışlara ve şuursuzluk haline devam etmede inat gösterilmesi…

Bilinç sahibi olmanın gereğini daha doğru bilgiye ulaşmaya ve değişen dünyaya ayak uydurma noktasında geleneksel hale dönüşen davranışlarımızı bir kenara bırakmaya yöneltmek gerekiyor.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER