Ortadoğu’yu yangın yerine çeviren emperyalistler son yıllarda vekalet savaşlarıyla kazanmaya çalışıyor.
Taşeron örgütlerle yapılan bu yakma yıkma olaylarıyla ülke içine kanır ve dize getirilmeye çalışılıyor. Dün El kaide diye bir örgüt sürüldü piyasaya. ABD ekonomisinin çöküşte olduğu bir dönemde dünyanın sözde süper gücü olan ABD’ye uçaklarla saldırı yapıldı.
11 Eylül 2001’de Washington’daki Pentagon ve New York’taki İkiz Kuleler’i de hedef alan saldırılarda yaklaşık 3 bin kişi yaşamını yitirmişti. Canlı yayınlarla uçaklar ikiz kulelere çarpıyordu. Tam bir senaryo çizilmişti. Bu saldırıdan sonra ABD, önce Afganistan’ı, daha sonra da Irak’ı “terörle mücadele” stratejisi kapsamında işgal etti. 11 Eylül saldırıları sonrasında baş şüpheli konumuna gelen bin Ladin 10 Ekim 2001’de, 11 Eylül saldırıları sonrasında oluşturulan En Çok Aranan On Terörist listesinde yer alan isimlerden biri oldu.
ABD istediğini almış ve Bin Ladin’in setteki görevi bitmişti. Temmuz 2010’da ise bin Ladin’in ikamet ettiğinden şüphelenilen Abbottabad’daki kompleks tespit edildi. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama’nın talimatıyla CIA tarafından yürütülen ve Ortak Özel Harekât Komutanlığı ile CIA’e bağlı personeli taşıyan helikopterlerin Afganistan’dan havalanarak Abbottabad’daki komplekse gerçekleştirdiği Neptün Mızrağı kod adını taşıyan harekât sonucunda bin Ladin öldürüldü. Cenazesi 24 saat içerisinde Umman Denizi’ne bırakıldı.
ABD’ye yeni bir örgüt gerekiyordu.
Bunu da Suriye ve Irak’ta hayata geçirdi. Öğle bir isim altında yaptılar ki tüm dünyanın İslam dininden nefret etmesi ve korkmasına neden oldular. DEAŞ ismiyle karalar giyerek sahaya sürülen ve ellerinde de Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (S.A.V) mührü olan bir bayrak taşıyan bu örgüt, İslam diniyle hiç ilgisi olmayan korkunç olaylar yaptı. DEAŞ, Irak, Suriye Türkiye ve hemen hemen her ülkede saldırılar yaptı. Nedense İsrail’de hiç bir saldırı yapılmadı. Yaktı, yıktı insanları yerinden etti. Büyük kurtarıcımız ABD yine devreye girdi ve DEAŞ’ı yok edeceğini söyledi. Tam bu dönemlerde Suriye’deki boşluğu fırsat bilen Kürtlerde bir oluşa girerek savunmaya geçti. ABD’de Kürtlere yardım bahanesiyle uçaklarla silah taşıdı. Taşıdığı silahların çoğunu Kürtlere vereceğine DEAŞ’a veriyordu. Basına yansıyan görüntülerden sonra açıklama yapmak zorunda kalan ABD yanlışlık olduğunu söyledi. Tabi hepimiz de yedik.
Binlerce kişiyi öldürdüler, onbinlerce insanı yerinden ettiler, şehirleri yakıp yıktılar. Petrolü kontrol altına alıktan sonra nedense DEAŞ denilen o yenilmez o korkunç örgüt silinip gitti. Son olarak ta bu örgütün lideri olan Ebubekir el-Bağdadi’nin ortadan kaybolması gerekiyordu. Suriye topraklarında Türkiye’ye 7 kilometre mesafede bir yerde tespit edildiği ve bombalı yelekle kendini havaya uçurduğunu duyurdu ADB başkanı. Daha sonra el-Bağdadi’nin fotoğrafları yayınlandı. Ölü ama vücudu sağlam ölü. DNA’dan tespit edildiği açıklandı, iyi ama bu adamın DNA’sı var mıydı sizde. Bağdadi’nin cenazesi, 2011’de Pakistan’da öldürülen El-Kaide lideri Usame bin Ladin ile benzer şekilde denize atıldığı iddia edildi. Bu iki isimde ileriki dönemlerde yeni bir yüz ve yeni bir örgüt adı altında yeniden setlere döndürülecekleri kanısındayım.
YORUMLAR