Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Batman Pusula

AFET KORKUSU

Sadece insan mı canlı?

Sadece insan mı hareket ederek kendi varlığının gereği olan canlılık eylemlerini sürdürüyor?

Her ne kadar insan akıl ve irade gibi iki temel unsurun sahibi olarak sosyal, psikolojik, biyolojik ve kültürel bir varlık olmanın yaşam alanlarının merkezi durumunda ise de onu kuşatan bir çevrenin doğal ortamlarına da bağımlı bir organizma.

Çevresini kuşatan ve yaşam alanı olan doğa, tabiat, kâinat elemanları insan için yaradılış nedeni olmakta. Canlı organizmanın hayatını sürdürmesi için ortam sağlayan doğa ve tabiat, kendi varoluş kanunlarının gereğini yerine getirirken yerinde durmuyor. Çünkü coğrafik bilgimiz bize içerisinde yaşadığımız dünyanın değişim ve dönüşüm felsefesine bağlı olarak kendisine sorumluluk olarak verilmiş olan hareket-canlılık özelliği ile evrimsel sürekliliğini sağmakta olduğunu söylüyor.

Yeryüzünün hareketi ve doğanın kendi değişim ve dönüşüm ilkelerini yerine getirmesi sonucu ortaya çıkan durum, ne yazık ki, insan için zarar ve yıkım anlamları taşıyor.

Yeraltı, yerüstü, hava, su, toprak hareketleri gibi doğanın ana karakteri olan unsurların sabit olmayan dönüşümlerinin sebep olduğu değişimler, afet ve felaket sıfatlarını kazanmaya sebep olan yıkımları doğuruyor.

Yani yeryüzü hareketli ve doğanın hareketi insan için yıkım yaratıyor. Önemli olan doğa ile uyumlu olmak, ona zarar vermemek, tahrip etmemek. Çünkü insan kaynaklı doğa tahribatları da tabiatın bozulması afetlerin ortaya çıkmasında etkili olmakta. Küresel ısınma neden kaynaklanıyor diye araştırıldığında, havaya salınan kirli gazların (Fabrikalar, araçlar, parfümler, yangınlar…) ve insanın sebep olduğu atıkların olduğu görülecektir.

Yapılan nükleer çalışmalar, kullanılan silahların (Füzeler, roketler, uzun menzilli deneme atışları gibi) yarattığı sarsıntıların yerel bölgelerde yeryüzü hareketlerine olan etkisi düşünülmeli!

İnsan bir bakıma kendi eliyle yapıp-ettikleri yüzünden doğanın düzenini bozuyor, bozduğu tabiat kanunlarının yıkımını da kendi kaderine dönüştürüyor.

Çünkü bir denge var ve yaratıcımızın varoluşunu sağladığı uyum sayesinde kanun ve hükümler işlerliğini sürdürmekte. İşleyen sistemi ve oluşan denge halini bozucu her etken insan sağlığı ve hayatında tahribatların yaşanmasında altyapı etkeni olmakta!

Son yılların kaçınılmaz afetlerinden olan Sel felaketinde ortaya çıkan ölüm-yıkımlarasebep olan şey insanların nehir yataklarına imar açmaları ve yerleşim yerlerini suyun akış rotasına kurmalarıdır.

Yangın afeti ise kendi kendini yakma denebilecek bir para hırsının ortaya çıkardığı felaket… İmar yeri ve fazla kazanç amacıyla doğayı yakma cüretini bile gösteren bir insan modeli var.

Küresel Isınmanın neden olduğu aşırı sıcaklık değerlerinin neden olduğu yıkımların özünde de insan kaynaklı olan ve atmosfere zarar veren gazların yarattığı dengesizlik hali var.Doğaya müdahale eden insan yeşil kuşağı ağaç keserek, yakarak, suyu zehirleyerek, havayı kirleterek, toprağı verimsiz kullanarak yeryüzünün ve atmosferin var olan olağan dengesinin bozulmasına katkı sunuyor.

Canlıların yaşaması, hayatın canlılık kazanması ve dengeli bir işleyiş sağlamak için programlanan-ayarlanan doğayı boğmanın, tahrip etmenin, sistemini bozmanın anlamı yok. Slogan olarak kullanıldığı şekli ile: “Doğaya karşı yapılan savaşta başarılı olmak veya kazanmak, yaşam değerlerimizi kaybedeceğimiz anlamına geliyor.”

Doğa ile insan bir bütünün iki yarısı gibi var oluş felsefesinin nedenselliği ile yaşam akışını takip eden taraflardır. Doğa bozucu değil, sadece kendi denge haline yönelik yeraltı ve yerüstü değişim-dönüşümlerle yaşam alanlarını insana uygun hale getirme çabasını göstermekte. İnsanın doğaya karşı kendini zarardan koruyacak tedbirlerle ve doğayı kullanarak üretim elde ederek hayatı biçimlendirmesi gerekiyor.

Yerleşim birimlerinin imarı, yangın olaylarına hassasiyet, iklim-hava değişimine sebep olan zararlı atıklardan kaçınma, havayı-suyu-toprağı kirletmekten sakınma gibi yollarla afet ihtimaline yönelik koruyucu tedbirler hayata geçirilmelidir.

Başka bir doğa ve başka bir gezegen yok, yaşanan gezegenin doğal dengesinde bozucu etkenleri en aza indirmenin çözümlerini bulmak kaçınılmaz alternatifimiz olmalıdır.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER