Önceki gün İstanbul’da Silivri merkezli yaşanan 5.8’lik deprem tüm Türkiye’yi etkiledi.
Depremin yaşandığı ilk saatlerde tüm cep telefonu operatörleri kilitlenirken ilerleyen saatlerde internette kesildi.
İnternet bağımlılığımız o kadar ilerlemiş ki, vatandaş depremi unutup interneti sorar oldu.
Her şeyi o kadar aşırı kullanıyoruz ki, 10 dakika ayrılmamızda bile arar oluyoruz.
İnternet dediğimiz şey nedir de bu kadar bağımlı oluyoruz.
İnternet, işlerin dijital ortamda yapılması ve bilgiye ulaşmamız için hayatı kolaylaştırmış. İyi güzelde biz nasıl kullanıyoruz bu interneti.
Türkiye’nin yüzde 90’ından fazlası interneti sadece sosyal medya olarak kullanıyor.
Batman’ı ele alırsak eğitimde Türkiye sıralamasında 72. sıralarda oturuyoruz. Oysa ki, öğrenciler daha başarılı olmaydı.
Öğrenci internet sayesinde bilgiye daha kolay ulaşabilir ve başarısını artırabilir. Bunu yapma yerine sosyal medyada kim kimi tıklamış, kim fotoğrafımı beğenmiş, kimler bana ne mesaj atmış için kullanıyoruz.
Kaldırımda yürürken bile kafamızı cep telefonlarından kaldırmıyoruz.
Eş dost akraba ziyaretlerine gittiğimiz de bile ilk beş dakika nasılsınız, çocuklar nasıl dedikten sonra hepimiz cep telefonuna sarılır ve saatlerce kafamızı kaldırmayız.
Keşke 10 gün boyunca internet kesilse, belki biraz aslımıza döner başımız dik birbirimizi görürüz.
Önceki gün sadece 2 saat internet kesildi ne yapacağımızı bilemez olduk.
İstanbul depremini unuttuk.
Bir birimize depremde can kaybı veya zarar ziyan var mı? diye soracağımıza, ilk sorduğumuz şey “internet neden yok, ne zaman gelecek, böyle iş mi olur” dedik durduk.
Her şeyin aşırısının zarar olduğunu ne zaman anlayacağız bilmiyorum.
İnternetin faydası olduğu kadar zararı daha çoktur. Bilişim çağındayız diyoruz ama bunu nasıl kullanacağımızı helan bilmiyoruz.
Tavsiyem interneti bırakıp etrafımıza bakmaya alışalım.
YORUMLAR