İletişim dediğimiz şey; duygu, düşünce ve bilgilerin her türlü yolla başkalarına aktarılmasıdır. Yazı konusu iletişim; duygu, düşünce ve bilgilerimizi başkalarına aktarırken kullandığımız sözcükler nedeniyle kopan iletişimdir.
Sözcükler iletişimimizi sağladığı gibi iletişimimizi sakatlayan bir unsur haline de gelebilir.
Sözcükler düşüncelerimizin yapı taşlarıdır.
Sözcüklerle düşünürüz. Sözcüğü oluşmayan bir şeyi düşünmekte zorluk çekeriz. Düşünsek bile ifade edemeyiz.
Bir ormanı gezen orman mühendisi orman içindeki izlenimlerini çok detay vererek anlatabilir.
Çünkü dağarcığında o alandaki kavramlar, sözcükler diğer insanlara göre daha fazla yer tutar.
Sıradan bir insan ise ancak bol miktarda ağaç gördüğünü söyleyip bunlarla ilgili duygusal birkaç izlenim aktarabilir.
Sözcüklerin yetersiz olması, kirlenmiş olması, kötüye kullanılması, ideolojiye alet edilmesi gibi nedenlerle düşünce netliğimiz bozulmaktadır.
Düşüncelerimizde meydana gelen belirsizlik, yanlış algılama, kötü değerlendirme beraberinde iletişimi bozmakta hatta koparmaktadır.
Sözcükler hayatımızı sürdürmek ve geliştirmek yolunda iletişimi sağlamak üzere kullandığımız sembollerdir.
Ancak bu semboller hayatımızdaki fiili ayrıntıları tam karşılamayabilir.
Bu durumda düşünme, ifade etme ve iletişim zorluğu çekeriz.
Sözcük kirliliği çoğu zaman dil kirliliği olarak karşımıza çıkıyor.
Dilimize yerli yersiz giren kendi gırtlak yapımıza ve ses uyumuna uymayan sözcükler dilimizde kirliliğe yol açmakta ve iletişimi zedeliyor.
Buradaki sorun dilimize bir yabancı sözcüğün girmesi değildir.
Dil, yabancı sözcükleri bünyesine alarak gelişir ve zenginleşir.
Ancak bunun kabul edilebilir bir oranda olması yani dilin yabancı sözcüklerle istila edilmemesi gerekir.
Durdu Güneş’in yazdığı bu iletişim kopukluğunun nedenleri ve sözler yüzünden kopan iletişim yazısından alıntı yaptım.
Okurlarımızın Durdu Güneş’in yazılarını okumaları ve iletişim konusunda gelişim sağlayabilirler.
YORUMLAR