Aslında görünene bakarak varlığın sırrını anlamaktır okumak…
Varlığın sırrını algılama adına, görünen nesne ve zahir boyutu ile hikmete ulaşmak ve bilginin değerine varmaktır.
Okumak dendiğinde, klasik manada kitap-okur ilişkisi akla gelmesin. Ya da nasihat boyutunda zihinsel süreçleri hareketlendirme amacı düşünülmemekte…Okumanın gerekliliği konusunda ki zorunluluklarımız dile getirilse de iş bununla bitmiyor.
Çünkü öğrenmenin ilk adımıdır!
Eğitim ve gelişim evrelerinin kazanılması, edinilmesi konusunda okumak eylemi başlı başına bir potansiyel güç kaynağıdır. Eğitim, tecrübelerle edinilme yolu kadar okuma ve zihinsel aktivitelerle elde edilme imkânına da sahiptir. Eğitim alınabilmesinin ilk adımlarında zihinsel gelişimi sağlayan okuma eyleminin derin manaları vardır.
İnsana güç veren ve gücü hâkimiyet haline dönüştüren her şey değerlidir. Bilginin elde edilmesi, güç kazanılması aklın mutlak hâkimiyeti ile gerçekleşir ve okumak eylemi bu amacın giriş kapısıdır. Önemli olan da bilinç sahibi olma noktasında kişisel gelişimi ve zihinsel alt yapıyı edinecek okumak faaliyetine yol açmaktır.
Okumak, görünene bakarak bilgiyi ve hikmeti algılamaktır.
Daha doğrusu öğrenmek için akıl etmek, hissetmek için zihin yoğunluğunu hareketlendirmek girişimidir. Gerçek dünyayı anlamanın ve yaşamı algılayarak sırları çözmenin çabalarıdır.
İnsan her şeyi öğrenmek zorunda mıdır?
Hayır… Ama bilmek-öğrenmek faaliyetini sınırlı tutmamak şartıyla! Çünkü insan ihtiyaçlarının giderilmesinde bilmek-farkında olmak önemli yer ediniyor ve öğrenmeden var olmak ve varlık bilinci kazanmak imkânsızdır.
Öğrenmenin oluşabilmesi için bilgiye gereksinim vardır. Bilgi edinmek öğrenmenin var olması için hammadde görevi görür. Ayrıca akıl yeteneği olmazsa öğrenme insan için gerçekleşeme olanağı bulmaz.
Yani okuma eyleminin sonuçları öğrenme ve varlığı anlama bilgisinin oluşumu için akıl ve zihinsel süreçlerin kullanılmasını doğurmakta.
İnsanın kendisi ve yaşam alanları ile bulunduğu dünya mekânını sebep-sonuç ilişkisine oturtması için sadece bilgi, akıl yeterli olmuyor. Zihin alt yapısı ile bilginin edinilme yolları (duyu organlarımız) sayesinde algılama dediğimiz anlam verme ve anlama sonuçlarının da ortaya çıkması kaçınılmazdır.
Algılama olmadan bilginin edinilmesi insana bir şey katmaz. Öğrenme süreci sonunda edinilen bilgi ve algılama ile insana uygun hale gelmesi ile bilinç ve şuur hali kendini gösterir. Bilinmeyenlerin öğrenilmesi, varlığa mana yüklenmesi ile kişisel gelişim sağlanmakta.
Derin bilgiye ulaşmanın yolu, sorgulama çabası gösteren insan sayesinde gerçekleşir. Çünkü hala bilinmeyenler çok ve hala insanı anlama, evreni Tanıma konusunda eksiklikler var. İnsan hala evreni ve kendi dünyası dışındaki varlık olgusunu öğrenme kabiliyetine ulaşamamış durumda.
Okumak eyleminin insanı açıklama konusunda “Neden?” ve “Nasıl?” sorularına verilecek cevapları bulmanın ilk adımı olarak sorgulanması gereken tüm etkenleri-etmenleri açıklığa kavuşturduğunu görebiliyoruz.
O yüzden bir insan topluluğunu bilinçli toplum yapan veya ülke bilinci doğuran unsur eğitim sisteminin kendisidir.
Ülke veya toplumun düşünce dünyasını ayakta tutan eğitim sistemi yoksa değerleri de yoktur, toplumsal şuuru da zayıftır.
Geleceğin yapıcı unsuru ve toplumsal hayatın ana karakteri olan gençler ve öğrenci neslinin zaafı olan değerlerden yoksunluk ve sanal dünyanın adayı olma talihsizliğinin sebebi, uygulanan eğitim sisteminin idealsiz hatalarında aranmalıdır. Bir de ezbere dayalı müfredatlar da…
Kendi varlığımızdan habersiz olmamızın sebebi eğitim sistemindeki eksiklikler olmakla birlikte,yeni kuşak genç potansiyele uygun ve günlük yaşama bağlı programların olmaması nedeniyle, düşünürün tabiriyle “Eğitim, artık gençliğe karakter mayası aşılamıyor (TOPÇU)”engeline takılıyoruz. Çünkü insan ruhuna ve bilincine yön vermekten veya insan hayatına dokunmaktan uzak bir donanımı, öğretim programlarına sıkıştırmış durumdayız.
Eğitimin uzantısı durumundaki okumak eyleminin insan tarafından alınması ve benimsenmesi gerekiyor. Algılama ve bilgiyi işleme sonucu benliğe mal edilmeyen bir okuma ve eğitim işleyişi faydasız ve boş bir uğraş alanı doğurmaktadır.
İnsan hayatı boyunca öğrenmenin ve eğitim olgusunun bir parçasıdır. Çünkü okumak ve bilmek davranışa istikamet vermektir. Nasıl davranacağı veya nasıl yaşayacağını yönlendiren insana rota çizmek, rehberlik yapmanın temel noktasıdır okumak…
Hem meslek edinmek hem de kendi kişisel gelişimini sağlamanın çabalarında erimenin adıdır okumak eylemi…
Kısaca zamanı, yaşamı, insanı, evreni, benliği, bilgiyi, erdemi ve bilinci fark etmenin çabasında, kuru harf ve sayılarla uğraşmak değil;Özü ve asıl olan Hakikati öğrenmek için varlığı okumak gayreti gösterilmelidir.
YORUMLAR