Önce kendi değerlendirmemizi yapmak ve eksiklik/hata konusunda düzeltilmesi gerekenleri arama telaşını duyumsamak gerekiyor.
Çünkü insanlar cahillik ile bilgisizlik kavramlarını birbirine karıştırıyor.
Bilgisizlik herhangi bir konu hakkında daha önceden bilgi edinememek ve öncesinde herhangi bir arayışta olmamak anlamı taşır. Ancak cahillik körü körüne inanmak ve inandığını doğrusuyla/yanlışıyla savunmak manası taşır.
Düzelmesi gereken cahillik özelliğidir. Bilgisizlik, bilinmeyeni arama özelliği anlamı taşıdığından dolayı kendini düzeltmeden çok bilgiye ulaşmak amacı takip edilmelidir. Kısaca cahillik gibi bilmediğiyle, farkında olmadığıyla ve ne anlama geldiğini fark etmediğiyle yaşama yön verme hatasına düşmemek, asıl olandır.
Bu tür insanlar inandıklarını her zaman ve koşulda savunma psikolojisi yaşar. Onlar için tek doğru kendi bildikleridir. Doğru ve gerçek olanlar ile başka insanların söyledikleri önemli değildir. İnandıklarını ve yanlış/hatalı olsa da bildiklerini başkalarına kabul ettirme amaçları ağır basar.
Daha da kötüsü bilgi sahibi olmadıklarından her duyduklarına inanırlar. Kendi inançlarını veya yanlış bilgilerini/değerlerini savunmanın telaşıyla yaşanan tüm olayları inanma psikolojisiyle kendilerine uydurma gayretine girerler.
Kendini geliştirmekten uzak, yeni şeyler öğrenmekten acizlik duyan ve değişim/gelişimi hayatına katmayı bilmeyen bir hayat felsefesiyle dış dünyaya kapalı haldedirler.
Dış dünyaya kapalı olan ve sadece kendi değer yargılarını önemli kabul eden kişilerin sorgulama becerisi de zayıftır. Kendini, toplumu, hayatı, bilgiyi, inançları, var olanı sorgulamadan sadece kendi önüne konanı kabul ederek yaşamını kendi önüne konana göre uyduran insanların hayattan da bir beklentisi olmaz.
Cahillik kabul edilen diğer bir özelikte her şeyi bildiğini zannederek başka bilgileri öğrenme çabasından uzak durmaya çalışmaktır. “Benim bildiğim yeterlidir ve bildiklerim doğrudur” hatasıyla başka bilinmesi gerekenleri öğrenmekten sakınmak insanları çok düşük seviyelere düşürebilmekte.
Bilgisizliğin ya da bilgi sahibi olmaya çalışmamanın bir bedeli olarak cahillik, her şekle ve her renge girmeyi maharet sayar. Cahilliğin bir göstergesi olan düşünce disiplini ve inanç tutarlılığı eksikliği nedeniyle cahilliğin bedeli ağır olmakta ve kendisiyle çelişen bu tür insanların başvurduğu seçenek genellikle kötümserlik ve şiddet içerikli eylem/söylemler olmakta.
Kötümserliği ve kendilerinden kaynaklanan krizleri ortadan kaldırmayı birilerine veya güce taparak elde etmeye çalışırlar. Güçlüden yana olmak veya kendilerini sağlama alacak tedbirlere ulaşmak için güç neredeyse onlar açısından oraya yönelmek zor değildir.
Her zaman ve her koşulda değişik şekle girmek ve çıkarlar/menfaatler konusunda ön planda olmak onlar için zor olmamakla birlikte kendi bilgisizliklerini ortadan kaldırmanın yolunu birilerine yağcılık ve yalakalık yapmakta bulurlar.
Bilgi sahibi olmak, kendini geliştirmek ve ortama göre gereken eğitim süreçlerini takip etmek dururken, başkalarının eleştiri ve eksiklik konularını gündem edinerek kendilerini saklama ihtiyacı duyarlar.
Cahillik kavramını kabul etmeme psikolojisiyle başkalarının inanç ve namus duygularının bekçiliğine soyunacak kadar da basiretsiz eylemler sergileyen bir takım insanların toplum hayatına verdiği zararların yanında bireylere olan kötülük üzerine kurulu girişimleri tamamen art niyet üzerine kuruludur.
Unutulmaması gereken nokta kötü niyetliler kadar iyi niyetli insan sayısının az olmadığı. İyiler hep kazanır ama değişime, gelişime, farklılıklara, inançlara, toplumsal zenginliğimize, kültürel değerler ve sosyal potansiyelimize inanmayarak zarar vereme düşüncesine sahip olanlar kaybeder.
YORUMLAR