Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Batman Pusula

GÜNDEM ZEHİRLENMESİ

Duyduğumuz bazı kelimeler, kavramlar, deyişler, başlıklar veya söz öbekleri öylesine derin anlamlar taşır ki, okunan o kısacık kelime veya kelime grubunun verdiği bilgiyi, uyandırdığı etkiyi tonlarca kitap, sayfalar dolusu makaleler asla ve asla veremez.

Okunduğunda derin manalar ve bilgi alınacak konunun detaylarını zihinde anında doğuran öyle kavramlar var ki, alınması gereken mesaj için daha fazlasını okumaya ve araştırmaya gerek kalmıyor.

Örneğin, “Kitap Bilinci” sözünün eğitim ve insan hayatı için yarattığı değer açısından zihinlerde uyandırdığı farkındalık veya “Ekonomik Kriz” sözünün yaşanan gelir sıkıntılarını ifade etmede nasıl dürtü yarattığı vurgulanabilir. “Üniversite Gençliği” dendiğinde akademik sürece tabi genç potansiyelin içinde bulunduğu tüm koşullar ya da “1 Mayıs” dendiğinde akla gelen işçi hakları ile yaşanan kötü ortamların çağrıştırdığı tablolar hemen zihinlerde derin manalar doğurmakta…

“Gündem Zehirlenmesi” denince de sayfalar dolusu makaleler okumaya gerek kalmadan aklımızda haber, basın, gazetecilik, toplumsal algı, düşünceyi yönlendirme gibi aktarılmak istenen bilgilerin verdiği yönlendirici etkiler oluşabiliyor.

Nedir Gündem Zehirlenmesi?

“Olması isteneni düşündürme biçimidir” diye ifade edebileceğimiz gibi “Yoğun bilgi bombardımanı, yanlı-yanlış aktarımlarla algı operasyonuna sebep olan habercilik ilkelerini kullanma, olanı değil, ama olması ve düşünülmesi gerekeni değişik yollarla ört-bas ederek doğrunun üzerini kapatmak girişimi” diye de tanımlayabiliriz.

Yoğun haber trafiği veya detaylara aşırı yönelerek asıl noktanın kaçırılmasına sebep olmaktır.

İnsanlar fiziki açıdan organ zehirlenmesi ve sağlık tehlikesi yaratan etkilerle zehirlenmelere uğradığı gibi zihinsel ve irade açısından da yalan ve yanlışlarla da zehirlenmeye uğrayabilir.

Herkes aynı şeyi dile getirdiği için yanlışın da doğru olduğuna inanabiliyoruz.

Bu yüzden konuşulan gündemin çok yoğun şekilde dile getirilmesi mi doğru olandır? Yoksa üstü kapatılan veya fazla konuşulmayan ve tartışmalarda ayrıntılarda boğulma sebebi olan gündemler mi doğru olandır?

Gündemi takip etmek zorunlu olmakla birlikte sorunlu bir girişimdir. Çünkü doğruyu öğrenmek o kadar kolay değil. Doğru olanı tespit için fazla takip etmek ve ayrıntılarda boğulmamak gerekiyor.

“Kaşıkçı Cinayeti” diye son ayların yoğun ve bir o kadar magazin içeriğe sahip gündem konusunun ne hale geldiğini görebiliyor muyuz?

Ekonomik kriz diye son üç ayın ana gündem maddelerinden biri olan gelir seviyesindeki düşme olayının karaborsacılık, fiyat artırma, komisyonculuk, döviz kurlarındaki oynamalar ve vergi artışları konularının altta kalarak pazarda, manavda, lokantalarda, sokakta, işçi eylemlerinde magazin haberlerine dönüşen içeriklerine dışarıdan objektif gözle bakabiliyor muyuz?

Ya bir haberle ilgili ya da birçok haberle alakalı yoğun bilgi aktarımına uğramak manasında gündemi takip etmenin her zaman doğru ve asıl olanı yok ettiğini, bilinmesi gerenlerin üzerinin örtüldüğünü görebiliyoruz.

Zihnin zehirlenmesi budur… Hangi konunun veya gündemin, hangi şekilde işleneceği ve verilecek mesajın hangi ilkler üzerine olacağını bir bakıma basın organlarının haber merkezleri belirlemekte.

Nasıl düşünülmesi gerektiği, son Tren Kazası haberinde olduğu gibi halka verilmeye çalışılmakta. Yakalanan makinist ve istasyon görevlisi üç kişiye çıkan faturanın listesinde neden şefler, sorumlu Müdür, elektronik sistem kurucusu firma ve yetkilileri, Demiryolları Genel Müdürlüğü Koordinasyon Merkezinde bulunan ulaşım sorumluları ile personel eğitimini vermesi gerekenlerin isimleri de yok? Neden Bakanlığa kadar uzaması gereken soruşturma adımları takip edilmez?

Şunun da farkında olduğumuz bilinsin: Hızlı Tren İşletmeciliği sektöründen olumsuz etkilenen diğer sektörlerin ve siyasi kargaşa yaratmak isteyenlerin kazaların ortaya çıkmasında kendilerini sorgulamaları gerektiği…

Çünkü son iki yılda büyük çapta hızlı tren kazalarının meydana gelmesi normal değil! Suçun da klasik manada belli yönetim mekanizmalarına atılması hiç doğru değil!

 Gündemi sıkı takip etmek tabi ki sıradan vatandaş olmak anlamına gelmiyor. “Bu gün ne olmuş?” demek kadar sebep olunan etkenleri, sonuçta ortaya çıkan zararları ve olay sonucunda faydayı kimin gördüğünü tespit etmek sorgulamanın en basit yöntemidir. Doğru haberi bulmanın yolu budur ve haberciliğe içerisinden olduğu kadar dışarıdan da bakmanın, genel değerlendirmeler geliştirmenin becerisine sahip olmak gerekiyor.

Okurları veya izleyicileri algılama konusunda yönlendiren organlara kızma hakkımızı kullanmadan önce sorgulama yeteneğimizi kullanma alternatifimizi ön plana almamız lazım.

Her görünen veya her söylenenin doğruluk değeri taşımadığını, haberi veya bilgiyi sunma şekline göre alıcı müşteri gibi hazır olmama gerektiğini kendi sorgulama yeteneğimizi kullanarak tahlil etmemiz gerekiyor.

Basın ve medya ayağının ulusal ve uluslararası manada ortaya koyduğu habercilik ile bilgi verme ilkelerini doğruluk üzerine kurgulamak yetersiz kalmakla birlikte, algı operasyonu adayı olmama adına gündem konusu olan olayları da bireysel anlamda ön kabullerle doğrulamak hatalı sonuçları önümüze koyar.

Çünkü insan olarak sahip olduğumuz değerler veya hayat felsefemizin tartışmasız en doğru bilgi olduğu noktasında ön kabullere ve sarsılmaz yargılara sahibiz. En doğru olanın bizim bildiğimizin olduğunu, diğer hiçbir bilgi veya değerin anlam ifade etmediğini savunan taraftayız.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER