Liv Hospital Ankara Kalp ve Damar Cerrahisi Prof. Dr. A. Barış Durukan, lipödem (ağrılı selülit) hakkında bilgi verdi. Lipödemin değişik tiplerinin mevcut olduğunu, etkilenen bölgelere ve şiddetine göre çeşitli alt gruplara ayrıldığını belirten Prof. Dr. A. Barış Durukan, “Tip 1’de kalçalar ve pelvis bölgesinde yağ birikimi mevcuttur. Tip 2’de kalça, uyluk ve diz bölgesinde yağlanma mevcuttur. Tip 3’te kalça, uyluk, diz ve alt bacakları içeren yaygın yağ birikimi mevcuttur. Tip 4’te kolların üst ve alt bölgesini etkileyen yağ birikimi mevcuttur. Tip 5’te ise, alt bacaklarda daha belirgin yağ birikimi mevcuttur, genellikle ayaklar etkilenmez. Lipödem tanısı klinik muayene eşliğinde alanında uzman bir doktor tarafından hastanın tıbbi geçmişi, aile öyküsü ve belirtileri değerlendirilerek konulmaktadır. Lipödemi teşhis etmek için önemli kriterler vardır. Simetrik yağ dağılımı, yağlanma olan bölgelerde ağrılı ve hassas dokular, ayakların etkilenmemesi, kolay morarma ve ciltte hassasiyeti bu kriterler arasındadır. Görüntüleme tekniklerinin kullanımı ise özellikle ultrason ve MRI ve kan testleri Lipödemi diğer hastalıklardan (lenfödem, obezite) ayırt etmek için yardımcı olabilir” diye konuştu.
‘LİPÖDEM HASTALIĞINDA DOĞRU TEDAVİ YÖNTEMİ TERCİH EDİLMELİ’
Lipödemin kesin bir tedavisi olmamakla birlikte, semptomları yönetmek ve yaşam kalitesini artırmak için farklı yöntemlerin kullanılabileceğini belirten Prof. Dr. Durukan, şunları söyledi:
“1-Konzervatif tedavi, manuel lenf drenajı ve kompresyon tedavisi. Egzersiz, özellikle düşük etkili, lenfatik dolaşımı artırıcı aktiviteler (yüzme, yürüyüş). Sağlıklı beslenme planları, anti-enflamatuar diyetler tercih edilir. Cerrahi tedavi; liposuction, yağ dokusunu azaltmak için kullanılan minimal invaziv bir yöntemdir. Ameliyat sonrası düzenli takip ve kompresyon tedavisi gereklidir. Psikolojik destek, kronik ağrı ve vücut görüntüsüyle ilgili olumsuz etkiler nedeniyle psikolojik destek önemli bir bileşendir.”
Lipödemin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilen bir hastalık olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Durukan, “Erken tanı, uygun tedavi yöntemlerinin seçilmesi ve multidisipliner bir yaklaşımla semptomların yönetilmesi hastaların yaşamını olumlu yönde etkileyebilir” dedi.