Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Cengiz Haşimoğlu

GERİ DÖNÜŞ ZOR GİBİ – 2

Dini öneminin yanında 1900’ lü yıllarla birlikte sahip olduğu Petrol yataklarının tespit edilmesi, Orta Doğu ülkelerine ekonomik ve stratejik değerler yüklenmesini sağladı. Günümüzde Petrol kaynaklarının büyük çoğunluğuna ev sahipliği yapan ülkelerin bu sayede ne kadar zenginleştiği ortada…

Bunun yanında sömürgeci ülkelerin petrol rezervine sahip ülkelerin yaşamlarıyla ve kaderleriyle oynamak istemesinin nedeni daha iyi anlaşılmakta. Son 50 yıllık periyotta yüzyılımızın önemli bir enerji kaynağı olan Doğal Gaz gerçekliği yaşanan savaşların/çatışmaların ve ortaya çıkan yıkımların/ölümlerin sebep-sonuç ilintisini önümüze koymakta.

Tüm bunların yanında bir de İsrail gibi zulüm merkezi bir potansiyel tehlike unsuru ayrı sıkıntıların yaşanmasında temek kaynak olmakta. İsrail varlığı ve İsrail’ in 1948 yılında Devlet olarak kabul edilmesiyle birlikte yaşam ideali olarak kabul ettikleri büyük İsrail İdeası (Arz-ı Mevud) yani vaat edilmiş topraklar düşüncesi, Orta Doğu hâkimiyeti ve hükümranlığı konusunda kendilerinde bir hak olarak görülmekte.

Tüm Orta Doğuyu kapsayan bir işgal planın ve kurulan İsrail Devletinin yeni sınırlara ulaşması için dini/siyasi idea ilkesini kendisine amaç olarak belirleyen Siyonist zihniyet, günümüzde bu amacının ve ideasının uygulama planını yoğun bir şekilde hayata geçirdi.

Siyonist zihniyetin durmaya niyeti yok. Bu konuda da Suriye, Lübnan, Irak, İran, Filistin, Mısır, Kuveyt, Ürdün ve Yemen gibi ülkelerin ve halklarının gördüğü işkenceler, ölümler, zulüm ve sürgünler hiç de umurunda değil.

Ülkemizin sahip olduğu doğal ve stratejik sermaye imkânları ve Orta Doğu’ nun tampon bölgesi olma misyonu büyük bir potansiyel güç ve değer ortaya çıkarıyor. Çünkü Ülkemiz kıtalar arası bir konumun yer altı ve yer üstü zenginlikleri itibariyle müthiş kaynaklara sahip.

Özellikle kara ve deniz göç dalgalarının ülkemiz üzerinden yoğun bir tempoda devam etmesinin nedeni, hem ülke yönetiminin hem de toplumsal sahiplenme bilincinin varlığıyla göç eden kitlelerin güvenlik ve istihdamının sağlanmasıdır.

Bu manada “Geri dönüş olur mu?” sorusunun “Olmaz” yanıtı ağırlık kazanmakta.

Çifte vatandaşlık, iş imkânları, istihdam, sahiplenme, her türlü vergi muafiyeti, sınırsız eğitim olanakları ve devlet desteği yardımları nedeniyle ülkemize yerleşen Suriyelilerin geri dönüşü zor gibi…

Sadece Suriyeliler değil, diğer ülke halkları da ülkemizin tadına varmanın bilinciyle geri dönmeyi düşünmeden, yeni kurduğu hayatının uygun şartlarında yerleştiği yerde kalmaya devam edecektir.

Geri dönmeyi düşünecek olanlar geldikleri Suriye topraklarında malı, toprağı, işletmesi, fabrikası, evi ve yatırımları olanlardır. Suriye’ de malı/mülkü olmayan ve işi olmayanların dönüş fikrine sıcak bakmayacağı kesin.

Bunu yüksek sesle söylemekten de geri durmuyorlar. Sahiplenme ve resmi tüm imkânlara sahip olmak varken Suriye’ ye dönerek her şeye yeniden başlamak zor geliyor.

Sıkıntı, ülkemizin temel yapısını oluşturan diğer kitlelerin yaşadığı ve sahip olamadığı olanaklara yabancı statüsündeki vatandaşların sınırsızca sahip olmasındadır.

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER