İki iri gözlerle açılan bu pencere ne zaman kapanır bilmiyorum ama bildiklerimi sıralayabilirim; Dünyanın çokta matah bir yer olmadığını sanırdım hep ta ki o matahlığın insanlara özgü bir vasıf olduğunu anlayana dek!
Belki de bu tanrıya ve yarattığı onca esere haksızlıktı ve bunu idrak etmem yıllarımı aldı.
Güzel evrenim yeşil, yemyeşil ağaçlarım, mavi gökyüzüm ve sarı papatyalarım. Hep her zaman pusulam olan yıldızlarım. Evet benim yaratılan her şey benim için, bizim için, tevekküle sahip feyzlenmeyle ödüllenen her ruh için. Takdire şayan, yaradana şükran bir tabloda yer almak farkında olarak yaşamak hissetmek ve hayatımıza dahil etmek bir ödüldü.
Sadece farkındalığı yüksek olan insanlara kırpılan bir gözdü. Yaratılan tüm canlıların en üstün olanına yani insana, insanlar için kurulan bir evrene bir düzene ayak uydurmak ve “fark etmek” bilincinde olarak yaşamak, hayatı idame ettirmek hakikaten paha biçilemez.
Dünyanın sadece bir küreden ibaret olduğunu, ölüm diye bir “son kapı ”yazımızın olduğunu, toprak için dökülen kanların aslında birer emanet olduğunu, maddi olan hiçbir maddenin içerisinde huzurun gizlenmediğini anlayıp insani duyguları pekiştirmenin tarifi hiç bir yerde yok, inanın bundan eminim.
Kalbini kirletmeyip doğadaki tüm güzelliklerin kendisi için yaratıldığını bilmek, yaratıcının da güzelliğini her eserde tevekkül ile imgelemek, feyzlenip büyümek, tüm gayesi iyileşmek olan ve kendi hayatı ile meşgul olanlara ne mutlu! Üzerimize emanet bir yaşamı çokta ciddiye almayın fakat size verilen mesajları es geçerseniz affı olmaz.
Matahlık gevezeliğimi ergenliğime ithaf ederken yüzüm kızararak değil, iri gözlerim kapanmadan beni bu olgunluğa layık gören Tanrıya teşekkürlerimi sunuyorum. Canım sevgili, sevgilim hayat..
YORUMLAR