Kimse kimseye zorla para vermiyor!
Ortaya çıkan rezaletler, yaşanan çirkinlikler ve karşılaşmak istemediğimiz ölümcül sonuçların temelinde yatan kriterleri sorgularken tek taraflı düşünmemek lazım.
Çünkü…
Para herkese lazım! Para herkes için hayati bir gereksinim. Ama kazanmak için öyle kolay yoldan edinmeye çalışmakla olmuyor.
Nerede kaldı Emek ve nerede kaldı Çalışmak!
Birilerinden para alarak tüketim ihtiyacı dışında fazla harcamalara veya masraflara girmenin bir anlamı yok.
“Kazandığın ve sahip olduğun kadar harca” ilkesi insan hayatının temel prensiplerinden biri olmalı. Zira aksi durumlarda kişiye ve toplumsal düzene zarar verecek sonuçlarla karşılaşmak olağan hale gelmekte.
Zamanımızın en çirkin insanlık lekelerinden biri olan ve özellikle ilimizde artış gösteren “Tefecilik” pisliği üzerinden birileri birilerine para vererek borçlu hale getirilip, kat kat fazlası talep edilerek geri ödenmesi istenmesiyle sonuçlanan iğrençliklerle karşılaşıyoruz.
Faizcilik kavramının karşılığı olan Tefecilik, kendisini banka yerine koyan bir takım kişilerin yasal olmayan yollarla ve resmi olmayan oranlarla birilerine borç para vermesi ve yine yasal olmayan yollardan yüksek faiz oranları üzerinden verdiği parayı geri almayı amaç edinenlerin uygulamaya koyduğu çirkin bir eylemdir.
Tefeci denen bu karakterler, Tefecilik eylemini son derece yüksek faiz oranlarıyla başkalarına borç para vererek ödenemeyen durumlarda parasını tahsil etme adına baskı ve tehdit unsurları yaratan eylemleri meşru gören tiplerden oluşur.
Tefeci denen ve para üzerinden para kazanma amacıyla elindeki sermayeyi talepte bulunan kişilere belli bir zaman ve belli bir artışla veren karakterlerin izlediği yol sadece sözlü talepler değil. Şiddet ve sindirme girişimlerine varan eylemlere tanıklık ettiğimiz zamanlar geldiğinde, borcunu ödeyemeyenlerin başvurduğu yol çoğu defa intihar olmakta.
Aldığı borç paranın ödemesini yapamayan ve aldığı para miktarının çok üstünde bir para ödemek zorunda kalan kişilerin farkında olmadığı gerçeklik “Hiç kimse hayrına başkasına para vermez” ilkesidir.
İlginç olan şey sadece kişi üzerinden ve bireysel manada küçük miktarlarla tefecilik yapılmaması; Olayın içerisinde çok insanın ve işletmelerin, firmaların ve zengin denecek insanların olması. Borç alma talebinde bulunan kişiler hem düşük miktarlarla bireysel talepte bulunanlar hem de iş insanı dediğimiz insanlardan oluşmakta.
Yasal para merkezleri olan bankaların ekonomik şartlar dâhilinde faiz karşılığı verdiği paraların yine yasal şartlar ve resmi uygulamalar çerçevesinde geri tahsil etmeye çalıştığı borçların geri ödemeleri tamamen yönetim mekanizmaları kontrolünde gerçekleşir.
Baskı ve tehdit unsuru hiçbir risk taşımayan bankaların verdiği ve geri ödeme aşamalarında yüksek oranlarda faiz uygulamalarını talep etmesine rağmen devlet güvencesi her zaman yürürlülükte olmaya devam eder.
Geri ödenemeyen durumlarda İcra ve kamu mahrumiyeti gibi bazı uygulamalar ön plana çıksa da kişiyi tehdit edecek, ölüme sürükleyecek veya tehdit riskiyle hayatını tehlikeye sokacak hiçbir girişim söz konusu olmaz.
Tefecilik gibi resmi hiçbir organın ortada olmadığı ve sadece parayı veren ile parayı talep edenlerin kendi aralarında yaptığı gayri resmi sözleşme gereği bir para alış-verişinin uygulandığı ticari ilişkilerde zincirin koptuğu anda devreye ölüm ve tehditler girmeye başlıyor.
İnsanlık adına, Tefecilik yapan kişilerin kendilerini haklı çıkaracak hiçbir gerekçeleri söz konusu olamaz. Hiç kimse sahip olduğu sermaye üzerinden başkalarının zaaflarından ve hayati ihtiyaçlarından dolayı verdiği paranın çok üzerinde geri ödeme isteme amacıyla başka insanlara para verme eylemiyle tehdit unsuru haline gelemez.
Ayrıca hiç kimse Tefeci denen tiplerden borç para alma ve aldığı parayı ödeme konusunda sıkıntı yaşayacak pozisyonlara düşmemeli. İnsan kendi gücü dışında işlere bulaşmamalı. Altından kalkamayacağı maddi ve manevi sermaye edinme eylemlerine girişmemeli.
Sonu genellikle bireysel ve ailevi yıkımlar olduğundan, her geçen gün üzücü olayların karşımıza çıkmasına engel olamıyoruz.
YORUMLAR