Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Batman Pusula

ÜNİVERSİTE VE İŞLEVİ

Lisans programı nasıl mı olmalı?

En büyük sıkıntı bu! Lisans programları yani üniversiteler ve değişik bölümlerinin oluşturduğu çatının içerisinde bulunan yükseköğretim etkinliklerinin tümünün oturduğu sağlam bir temel ve sonuçta ortaya çıkardığı ürünün kalitesi…

Ürün tabi ki İnsan! Temel eğitim dönemi sonrasında alınan yükseköğretim ile meslek sahibi olan donanımlı insan tipinden bahsedilmesi gerekiyor.

Çocukluk dönemi sonrası gençlik ve olgunluk evrelerinin kapsayıcı eğitimini sorumluluk edinmiş olan üniversite ve Yüksek Okulların sorumluluğu, her yönüyle mesleki uzmanlığını ve kişilik yapısını edinmiş olan insan kalitesini yakalamaktır.

Neden mi?

Birçok meslek grubunda işinde ehil olmayanlara rastlanır ve Mühendis’ in, Doktor’ un, Öğretmen’ in, Polis’ in, Esnaf’ ın, Memur’ un vb. gibi tüm alanların temsilcisi insanların mesleki hatalarının temelinde alınan eğitim süreci önemli yer edinir. Konumuzu oluşturan kısım, ikinci kategoride insan hayatının ve eğitiminin kalıcı eserlerinin oluştuğu üniversite hayatıdır.

Üniversiteler idari ve eğitsel açıdan çöküş yaşamamalı, özellikle akademisyen kadronun oluşumunda ayırıcı etkenler göz önünde tutulmalı. Liyakat ve Yeterlilik ilkelerinin Öğretim Görevlisi başta olmak üzere Asistan alımına, Doktora öğrencisi alımından Tez savunmalarına ve kademe ilerleme jürilerine kadar objektiflik temeline oturtulmalıdır.

Doçentlik hazırlığı ve tezlerin ortaya çıkışının Profesörlüğe kadar uzanan uzun maratonunda uygulanan alım ve sınav mantığı, hakkaniyet ilkesi ile örtüşüyor mu? Çünkü oluşan kadronun eğitim verdiği öğrenciler toplumu yönlendiren ve ülkeyi ayakta tutacak olan insan tipinin oluşumunda etki yaratan unsurları özünde taşıyor.

Tekrar etmek gerekirse, toplumu yönlendiren ve ülkeye sahip çıkacak olan, insanına hizmet kültürünü borç bilen bilinçli insanların varlığı için öncü kadrolar görevini yüklenen bir sürecin aktörleri durumundadır. Tabiri caizse toplumun ilmi hayatı ile ilim insanlarının uyumlu koordinasyonunda nitelikli eğitime ve insana yönelik emekler harcanmalıdır.

Bitirme tezlerinin alıntı olmaması, orijinal fikirler üretecek yeni saha araştırmalarının yapılması, iyi veya kötü bir tez ve eser hazırlığı ile akademik edinim sürecinin altına girilmelidir.

Tabi Dil sorununu belirtmeye gerek yok… Çünkü Bilim ve Dil sınavlarının akademik kariyerde iki önemli aşama olarak yer edindiğini görüyoruz. Üniversite mezunu olanların ilk hedeflerinden biri olan akademik kariyer düşüncesi için bu iki alanda yoğun bir çalışma temposuna katılmak zorunlu bir durum.

Siyasi fikirlerin, ideolojik takıntıların, ayrımcılık arayışlarının geri planda tutulması gereken üniversite mekânlarının birer bilim yuvası sahnesi olduğu unutularak, siyasi etkinliklerin sahnesi haline dönüştürülmesi gayretlerinin temelinde yönetim ve iktidar endişesi taşıyan bozucu etkenleri yatar.

Elde kumaş olarak kendi düşünsel alt yapısını edinememiş ve heyecanlarını sokak olaylarında bulmaya çalışan öğrenci tipi olunca, ortaya bilimsellik ve ahlaktan yoksun olaylar zincirinin zarar doğuran kötülükleri çıkmakta.

Özgür düşünce ve bilimsel araştırmaların özgün yuvası olması gereken üniversitelerin dayatmacı, baskıcı, ideolojik, ayrımcı mekanizmalara sahne olması ile hayatları savrulan insanların ve kitlelerin tarihsel tecrübelerden edindiğimiz acı hallerini sorgulamamak, yeni hatalara yönelmekten başka sonuçlar doğurmuyor.

Üniversitelerin bilim yuvası olmaktan uzak durumlarının ülkelerin gelişim ve teknolojik ilerleme seviyesi ile orantılı olduğu görülüyor. Üretebildiğiniz ve bilgiyi işleyebildiğiniz oranda kalkınabilir ve insan istihdamı yaratabilirsiniz.

Ekonomi ile olan ilişkisi nasıl ortaya çıkıyor değil mi?

İnsan eğitimi ve nitelikli insan tipinin yer aldığı üretim alanlarında sağlayacağı faydanın temelinde, eğitim ve yükseköğretimin süreçlerinin etkisi görülmekte. Çünkü mesleki uzmanlık ve beyin gücünün elde tutulduğu, değerlendirilerek üretim ve hizmete aktarıldığı girişimlerin ülke ve bölge kalkınmasında veya dışa bağımlılığın azalmasında önemli rolü var.

Ama uzun yılların edinilmiş kader anlayışı ülkemiz açısından sadece üniversite ortamlarını gelişim ve bilimsel etkinliklerin dışında olayların merkezi ve siyasi hareketliliğin olağan sahnesi haline getirmiş durumda.

Çok sayıda üniversite açılması ve mesleki bölümlerin her ilde var olması nitelikli insanın yetişmesinde etkili olmaktan çok kalitenin düşmesine ve mezun olan insanların iş sıkıntısı yaşamasına neden olmakta.

Çünkü ülkemizde üniversite olgusuna bakış açısının tek yönü var: İş sahibi olmak…

Kişisel gelişim, uzmanlaşma, kalkınmaya yönelik bilimsel üretim, beyin sermayesine sahiplenme gibi akla getirilmesi bile zor olan unsurlar dışında, sadece istihdam içeren bir ortam olarak kurgulanmakta.

İş edinmek ve meslek kazanmak için kullanılması gereken üniversite ve yükseköğretim kademelerinin ayrıca bilimsel ve teknolojik yapılanmada rol alması gereken misyonlarının bulunduğunu unutmadan, şu an ki olumsuz halinden kurtarılması için siyasi etkiden uzak olması gereken ilkeleri hayata geçirmenin yollarını bulmamız lazım…

Üniversiteye bakış açısı sadece gün geçirmek üzerine olan ve boş zamanlarını mesleki gelişimden çok sosyal etkinlikler üzerine kuran öğrenci için de eleştirilecek noktalar var. Üniversite mezunu olarak alınan diplomanın kâğıt parçası olmaktan öte bir anlam taşımadığı eğitim sürecinin çıktısı, hiçbir bilgi sahibi olmayan ve tecrübelerini gireceği iş alanında edinecek olan bir üniversite mezunu profiline sahibiz.

Üniversitenin işlevi, nitelikli insan yetiştirmek, mesleğinde uzmanlaşmış kalifiye bireyler çıkarmak, ülke ve toplum ihtiyaçlarına göre eğitim programları ile insan beynine sahiplenmek, gelişim ve kalkınma modellerine uygun programlar düzenlemek, kültürel ve geleneksel manada etkinlikler ile değerler yaratmak olmalıdır.

En önemlisi beyin sermayesini elde tutacak ve şekillenmesini sağlayacak mekânlar yakalamak olmalı.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER