Aşut, yerli üretimi desteklemenin ve sürdürülebilir boykotun gerekliliğini vurgulayarak, toplumun duyarlılığının artırılması gerektiğini ifade etti.
Bir yıldan fazladır Gazze’de siyonist işgalciler tarafından gerçekleştirilen soykırım devam ederken 50 bine yakın Gazzeli Müslüman şehid oldu.
Bu katliam ve soykırıma destek veren firmaların ürünlerinin boykot edilmesi gerektiğini ifade eden Psikolog Mesut Aşut, alternatif ürünlerin tercih edilmesi ve boykot sürecinin sürekli olması çağrısında bulundu.
Boykot nedir?
Boykot ürünleri satan şirketlerin çok güzel algı yaptığını ve bizdenmiş gibi reklamlar oluşturduğunu söyleyen Aşut, “Bugün boykotu konuşacağız. Boykotu gerek sosyolojik gerek ekonomik boyutuyla ele alacağız. Boykotun ilk aşamada tanımını yapmamız gerekiyor. Türk Dil Kurumu’na göre boykot, ilişkiyi kesmek anlamına gelmektedir. Bizim açımızdan tanımı da ilişkiyi kesmek ve görmezden gelmektir. Boykot, insanlık tarihi boyunca aslında var olmuştur. Boykotun tarihçesine baktığımızda, 19. yüzyılın başlarında İrlanda’da Charles Boykot adlı bir valiye tepki olarak boykot hareketi ortaya çıkmıştır. Bu valinin soyadı ile birlikte bu boykot hareketi literatürümüze girmiştir. Boykotun İslami boyutu da vardır. İslam’da boykotun karşılığı mukataa’dır” dedi.
“Mücadele iki temel üzerinde yapılabilir: Birincisi silahlı mücadele, ikincisi ise ekonomik mücadeledir”
Hazreti Peygamber’in devrinden örnekler veren Aşut, “Peygamber Efendimiz döneminde Müslümanlara uygulanan ilk mukataa, Beni Ebi Talip Mahallesi’nde Müslümanlara yapılan bir boykottur. Yine aynı şekilde, Müslümanların Peygamber Efendimiz tarafından uyguladığı bir mukataa vardır. İslam tarihinde farklı yerlerde bu mukataa uygulanmıştır; örneğin Hayber Kalesi’nin fethinde ve Mekke-Medine döneminin ticari ilişkilerinde de bu uygulanmıştır. Günümüzde boykotu ele alacak olursak, ortada büyük bir problem var. Müslüman kardeşlerimiz büyük bir zulüm altında. Mücadele iki temel üzerinde yapılabilir: Birincisi silahlı mücadele, ikincisi ise ekonomik mücadeledir. Şu an işin silahlı mücadele boyutuna giremeyeceğimiz için, bizim yapabileceğimiz, tarafımızı belli edebileceğimiz boykot vardır. Zalim siyonist israilin belli ürünleri var ve bu siyonistlere destek olan belli markalar var; maalesef ülkemizde bunlar çokça satılıyor ve rağbet görüyor. Bir yıldan beri süregelen bir boykot var ve bunun kazanımlarını da elde ettiğimizi görüyoruz.” diye konuştu.
“Boykot edilen ürünlerin reklamlarında kendilerini bizdenmiş gibi gösteriyorlar”
Reklamlarda yapılan algıya dikkat edilmesi gerektiğine işaret eden Aşut, “Çevremizde bazen duyduğumuz ‘Ben alsam ne olabilir?’ gibi bir düşünce var ve bu ne yazık ki yanlış bir düşünce. Boykot edilen ürünler, reklamlarında ‘Ahmet’in elinden yapıldı’, ‘Mehmet’in elinden yapıldı’, ‘Fatma teyzenin köyünden’ gibi tanıtımlar yaparak kendilerini bizdenmiş gibi gösteriyorlar. Ama bu ürünleri aldığımızda, Fatma teyzeler, Aliler, Mehmetler zarar görüyor. Maalesef reklamlarda bu algıyı çok güzel bir şekilde yapıyorlar ve biz de bu ürünlerin alternatifi yokmuş gibi alıyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Onların sattığı bütün ürünlerin alternatifi var”
Psikolog Aşut, “Çevremize baktığımızda, çoğu insanın bahanesi ‘Bu ürünün alternatifi yok. Eğer alternatifi olursa biz de boykotu yapardık’ diyorlar. Şahsi olarak boykotu uygulayan bir insan olarak şunu söyleyebilirim: Onların sattığı bütün ürünlerin alternatifi var. Bizim halkımızın, vatandaşımızın ürettiği yerli ürünler yeterince mevcut. Şu an toplumda oluşturulan algının, nispeten boykotun başarılı olmadığının temel nedeni, alternatif ürünlerin kendilerini yeterince tanıtmamalarıdır. Boykot ürünleri global anlamda çok güzel reklam ve algı oluşturarak bizdenmiş gibi davranıyorlar; yerli üretim yapan markaların ise onlara karşı herhangi bir hamle yapıp kendi ürünlerimizi tanıtamaması büyük bir eksikliğimizdir. Bu ürünlere rağbet edip aldığımızda hem üretici kazanacak hem vatandaş kazanacak hem de satanlar bizden olduğu zaman ülke kazanacak.” dedi.
“Boykotun sürdürülebilirliği de çok önemli”
Aşut, “Bazıları ‘Savaş Gazze’de oluyor, ben ne yapabilirim?’ düşüncesiyle boykota yanaşmasa da aslında boykot hepimizin üzerinde insanlık vazifesi olan bir durumdur. Bugün tarafımızı belli etmemiz, mazlumun yanında olduğumuzu göstermemiz ve duruşumuzu ortaya koymamız adına boykotu derin ve anlamlı bir şekilde sürdürebilmemiz gerekiyor. Boykotu sadece şu an olan problemle ilgili kısıtlı tutmamalıyız. Boykotun sürdürülebilirliği de çok önemli. Bizim toplumumuzun en büyük problemi maalesef çabuk unutuyoruz. Bir yılı geçti, siyonistlerin Gazze’de başlattığı katliamların üzerinden. İlk başta yaptığımız boykotu, sonuna kadar birçoğumuz sürdüremedi. Boykotu yaparken sürdürülebilirliğini de sağlamamız gerekiyor. ‘Bir seferlik ben bu ürünü alayım, sonra boykota devam ederim’ düşüncesi, biz Müslümanlar olarak kaybedeceğimiz bir durumdur. Aldığımız her ürün boykot ürünü, Filistin’de, Gazze’de katliama uğrayan kardeşlerimize bir cephedir. Eğer biz mazlumun karşısında durmak istemiyorsak, zalimin yanında duracak malzemeleri ve ürünleri almamamız gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“Yıllarca bizi sömürdüler ve bu süreçte bize karşı güçlendiler”
“Müslümanların cihadı, bizim cihadımız, bugün boykot malzemesi olan ürünleri almamız ve evimize sokmamamızdır” diyen Aşut, “Boykot edilmesi gereken bu markalar, savaşın ve katliamın başladığı ilk günden beri desteklerini açık bir şekilde yükseltiyorlar. Bunlar açık ve net şekilde bunu beyan ediyorlarsa, biz Müslümanlar olarak bu duruşu göstererek, ‘Biz sizin ve yaptığınız zulmün karşısındayız’ diyebilmemiz gerekiyor. Bunu dediğimiz zaman toplum olarak İslam coğrafyasında akıtılan kanı durdurma adına bizler de bir adım atmış olacağız. İyiliği emredip kötülükten sakındırmak hepimizin üzerinde bir farzdır. Şu an Müslümanların cihadı, bizim cihadımız, bugün boykot malzemesi olan ürünleri almamız ve evimize sokmamamızdır. Boykotun başarılı olduğunun göstergesi de ürünlerin hepsinde büyük indirimler uygulamalarıdır. Bu aslında boykotun getirdiği bir kazanımdır. Demek ki bu markalar, yıllarca bu halkın üzerinden yüzde 100’lere varan kârlar elde ettiler. Bu sömürünün devam etmemesi adına boykotu sürdürmemiz gerekiyor. Evet, yıllarca bizi sömürdüler ve bu süreçte bize karşı güçlendiler. Bunların olmaması adına boykot yapmalı, yerli üreticiyi ve yerli üretimi desteklemeliyiz.” ifadelerine yer verdi.