İnsanın susma hakkı vardır.
Konuşmamak ve suskunluğu tercih etmek kişisel bir seçenek!
Yaşam koşullarına, hayatın gerçeklerine, insanlarla olan tüm iletişim olaylarına ve var olmanın mutlak değerine karşı ortaya çıkan zayıflık ve yetersizlik anlarında sığınılacak tek adres sessizliğe bürünmek.
Aslında yerine göre bir tepkiyi de ifade eder. Sessizlik hali kabul edilemeyenlere ve sıkıntılar yaratanlara verilen farklı bir cevaptır.
İnsan açısından iletişim kanallarının kapalı olması ve kişinin kendi dünyasına çekilerek dış dünyaya yönelmemesi olarak tanımlanabilen sessizlik kavramı ileri aşamalarda kişide ruhsal ve zihinsel problemlere yol açan tesirler doğurur.
Sessizlik her zaman kullanılması gereken bir seçenek olmamalıdır. Yerine göre tepki amacı güdülse de sosyal iletişim ve toplumsal ilişkiler açısından konuşmamak, diyaloglardan kaçınmak, ortak paylaşımlardan uzaklaşmaya çalışmak sorunların daha çok büyümesine sebep olmakta.
Bireysel açıdan sessizlik psikolojisi yaşamak kişi ile yaşam süreciyle ilgili bazı sıkıntı ve krizlerle alakalı olsa da toplumu oluşturan insanların tümünün veya bazı insan gruplarının kendi aralarında sözleşmiş manasında dış dünyaya kapanması ayrı bir problem alanı olmakta.
Saklanan gerçekler ve bilinmesi istenmeyen sırlar vardır. Sadece bazılarının bilmesi ve dışarıdan yabancıların bilmemesi gereken hakikatler ve gerçekler.
Saklanması gereken gerçekler ve hakikatler sessizlik yemini edilerek asla konuşulmaz ve asla paylaşılmaz. Çünkü saklanması birileri için kişilik meselesi ve namus meselesi kadar hassas bir konudur.
‘Narin Cinayeti’nde olduğu gibi…
‘Karabulut-Garipoğlu’ davası gibi…
‘Filistin Meselesi’nde yapılan zulüm gibi…
Bilgi sahibi olanların veya şahit olunan olayların paylaşılması ve anlatılarak başkalarına duyurulması yasak kabul edilerek sadece sır perdesi altında tutma gayreti gösterilir.
Paylaşım yapılmaz/yapılamaz ve yanlış kanaatlerle doğrunun ifade edilmesi birileri tarafından yasaklandığı için değil, konuşulmak ve ifade edilmek istenmediğinden gizli ve sır kalır.
Bilgi verilmez ve bilgi paylaşmak yerine sessizlik örtüsüne bürünerek gerçekler ve doğrular anlatılmadan unutulmanın zaman aşımına uğraması için zamanın akışına teslim edilir. Fakat hak yendiği ve zarar yarattığı unutulduğundan dolayı da insanlara doğal gelen sessizlik seçeneğinin mağduriyetlerin yaşanmasına yol açan etkenleri karşımıza çıkardığını bilmezler.
Görmezlikten gelme ve olaya bulaşmama düşüncesinin sebep olduğu sessizlik hali bir gün tekerrür eder ve sessizliği seçerek gerçeği/doğruyu saklayan veya sır olarak kapatanlara başka şekilde dönerek zarar vereceğini de bir yere not etmek lazım.
YORUMLAR