Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Cengiz Haşimoğlu

İTAAT KÜLTÜRÜ YA DA MANİPÜLASYON (2)

 

Yaşanan zamanda ve bulunulan koşullarda öylesine hatalar ve yanlışlar var ki şaşkınlık yaratmaması garip. Sıkıntı olan ise birkaç kişinin değil, geniş kitlelerin yanlış yapması veya doğru olmayan, yanlış üzerine kurulan eylemlerin ve inançların körü körüne sürdürülmesi.

İkna etmek ve söylenenlere inandırmak için değer verilen birilerinin söylemlerde bulunması yetiyor. Zira ikna yöntemi her zaman iş yapar. İkna yoluyla kullanılan yöntemler her an için birilerini/kitleleri istenen şeylere inandırmaya yetmektedir.

Algı yönetiminde şayet duygular üzerinden hareket ediliyorsa, daha kolay sonuçlar alınabilmekte. Diğer manasıyla duygu sömürüsü diye tanımlanan algı yönetiminde sorgulama ve akıl süzgecinden geçirmek asla söz konusu değildir. Yeterki değer verilen ya da öncü kabul edilen bir karakter tarafından ileri sürülsün.

Kişide suçluluk yaratacak eksiklikleri ve kişisel özellikleri ön planda tutarak bir bakıma duygusal şiddet figürlerini karşı tarafa yönlendirmek insanların itaat göstermesinde etkili mekanizmaları karşımıza koyar.

Bireylerin/kitlelerin ister inanç ister siyasi politikalar uğruna itaat etmesine yönelik girişimlerin başında üstün özellikleri olduğuna inanılan bir karakterin olması gelir. Bu karakterin hareketleri/söylemleri diğerlerinin yaşamı için uyulması gereke ana ilkeler olur.

“Ben bilmem, o bilir” gibi itaat kültürünün özünü oluşturan ilkelerin yanı sıra “Ben hata veya yanlış yapabilirim, doğrusunu ve olması gerekeni söylemeleri daha mantıklıdır” gibi tembel düşünce kaçışları günümüze kadar birilerinin kendi akıl ve iradelerini birilerinin eline verip/teslim ettiğinin göstergesidir.

İlginç olan ise insanlık tarihi kadar eski olan alışkanlığın hala etkili bir şekilde sürmesi. Sürekli olarak yetersizlik, çaresizlik, kendini savunamama gibi irade zayıflığı üzerinden birilerinin zayıf yönünü kullanmaya çalışarak itaat etmesine yol açmak asla vaz geçilmeyen bir yöntem.

Bu manada birileri, körü körüne itaat etme alışkanlığına son verme adına artık bazı sorgulamalara girmeli. Fark etmek veya farkında olarak akıl ve irade zayıflığı gösterilmemeli.

İtaat edilen her ne ise (düşünce, ideoloji, dava, inanç, kişi/kişiler, fikir vb.) her yönüyle tanınmalı/bilinmeli ve bilgi sahibi olunmalı. Özellikle karakterler üzerinden yapılan itaat ve boyun eğme durumunda yapılan ve eylemde bulunulan tüm her şey iyi takip edilmeli.

İtaat edilmesini isteyenlerin eylemleri tutarsız olmamalı. Kendi yaptığı halde başkasına yapmama yasağı koyma tezat doğuruyor.

İnsanların en zayıf yönü dini/ilahi taraf olan inanç özellikleridir. Dini duygular üzerinden olduğu kadar insanların ikinci aşamada düşünce yapıları ağırlık kazanır. Düşünce ve ideolojik fikirler üzerinden insanlara ulaşarak yönlendirmeler yapmak kolay oluyor.

Ama aklını ve iradesini kullanmayı becerebilenler için sıkıntı yok.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER