Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Cengiz Haşimoğlu

GELİŞMİŞLİK VE EKSİKLİK (2)

Yaşadığımız zaman ve içerisinde bulunduğumuz dönemlerde insanı aciz hale getiren, değerlerini kaybetmesini sağlayan, sorumluluk bilincini yok eden ve hayata bağlanmasını sağlayan ilkeleri unutturan etkenler,hayatından çıkarmış olduğu inanç, şuur ve düşünme yeteneğinin eksikliğidir.

Bu unsurların edinildiği veya temelinin atıldığı ortam aile ortamı, zamanı da aile içerisinde yaşanan ve geçirilen dönemlerdir. Son yüzyılın ve teknolojik ilerlemenin ortaya çıkardığı acı bir gerçek var. O da birey ya da genel manada insan özelliklerinin ve temel yapı taşlarının (kişilik, karakter, mizaç, ahlak, inanç, değer ve kültürel edinimler vb.) ailede değil, dış dünyada ya da genel anlamıyla eğitim ortamlarında kazanmaya başlaması.

Eğitim ortamları vaz geçilmeyen ve yokluğu asla düşünülmeyen ortamlardır. Ancak yapı taşları olan insani özellikler ve değerlerin öğrenildiği/edinildiği aile ortamları kadar etkili ve kalıcı kazanımlar sağlamaz.

Bu manada gelişen dünya ve değişen hayat şartlarının sonucu olan yüksek hayat standartlarının ürünü olan insan aile terbiyesi, ahlak ilkeleri, değerleri, kültürleri ve inançları yerine eğitim ve okul ortamlarının klasikleşmiş terbiye ve kültür birikimini almaya çalışmakla bir takım eksik ve tamamlanmamış yönleri olan insan yetiştirme hatasına düşmüştür.

Aidiyet ve sahiplenme bilinci eksik kalan, eğitimini yalnızlaşma ve bireyselleşme yönünde kazanan insan için hayatında boşluklar meydana gelmekte.

Modern toplumun yalnızlık kültüründe yaşam alanları kuran insan ile bir gruba, ortak paylaşımlarda bulunduğu kişilere, mensup olduğu sosyal kimliklere, hem toplumsal hem de şahsi gönül bağları kurduğu bir geçmişe sahip olan insan arasında dağlar kadar fark vardır.

Dış dünyada yaşama ve maddi ihtiyaçlarını karşılama yolunu öğrenen insan düşünmeyi, manevi huzuru, fedakârlık ve vefayı, ahlaki ve dini öğretileri unuttu. Unutulan ya da unutulmasına izin verilen şey maddi dünya ile manevi âlem arasında kurulması gereken köprünün insan tarafından yok sayılması.

Tabiri caiz ise demokratik haklara sahip olarak toplumsal eşitlik ilkeleriyle yaşama tutunan insan ile merhamet, bilinç, değer, irade, vefa, dayanışma, birliktelik ruhu ve inanç birliği özelliklerini özüne sindirmiş insan tipleri arasında farklılıklar meydana gelmiştir.

İnsanlar eşittir. Ancak toplumsal statüler, sorumluluklar, bireysel yetenekler, toplumsal konumlar ve kişisel özellikler itibariyle eşit değildirler. Zeki ve yetenekli birey ile zayıf karakterli tembel insan tiplerinin eşit seviyede görülmesi hatadır.

Bu yüzden herkesin seviyesine, eğitim kapasitesine, yeteneklerine, zekâ ve bilgi gücüne göre işler vardır. Herkesi eşit kabul ederek aynı standartlarda eğitime ve mesleki gelişime tabi tutmanın mantığı yoktur.

Gelişmiş toplum olmak, teknolojiyi üst seviyelere yükseltmek insani değerleri arka plana itmek hatasını karşımıza çıkarmamalı. Eksik kalan tarafımız değerlere, inançlara, kültürel unsurlara ve insani bilince ağırlık vermemektir.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER