Yollardaki teker izlerini takip eden çocukların oyununda en arkadayım.
Seri adımlarla ilerliyorum.
Ah nerede o eski çocukluğumuz; dedirten cümlenin esiri olmuş düşüncelerime yenisi ekleyip.
Ah nerede o gençlik; gençliğimiz, dediğim cümleleri diziyorum peşi sıra Çocukların biri sarı, diğeri esmer, öteki kara dediğimiz türden. Birbirinden bağımsız, birbirine bağlı üç çocuk.
Sarı çocuğun yüzündeki babadan yadigâr tokat izine gömerken bakışlarımı, esmerin keskin bakışlarında bir öfke seziyorum. Karakaşlı, kara gözlü bunlardan bir haber yaşıyor, oynuyor oyunu. Sek sek çizgisi üzerinde seken kızlarla gülüşüyoruz, buluşuyor bakışlarımız.
Yok öyle yabancılardan şeker alma, konuşma korkusu. Bağlı birbirine insanlar manevi duygularla. Kapı önünde oturan mahallenin sakinleri, örüyor dantelleri ilmek, ilmek.
Tenekeden çöp kutuları ayrı bir hava katıyor eskimiş mahalleye. Kedilerin meskeni kokusunu yayıyor rahatsız değil kimse. Gösterişten uzak mahallenin bakkalı ki lira daha zam koymuş kapı önünde asılı rengârenk toplara Bıyıklarının üstü sararan ton ton amca memnun bu durumdan…
YORUMLAR