Neredeyse hepimizin bildiği fakat üzerine düşünecek zamanı ayırmayı ihmal ettiği bir şeyden bahsetmek istiyorum: Düşüncelerimizden, daha doğru söylemle düşüncelerimizi düşünmememizden.. Yemek yerken, TV seyrederken ya da bir arkadaşımızla sohbete dalmışken ansızın geliverir ve duygu durumumuzu değiştirirler. Düşüncelerimizi susturamadığımızı biliyoruz. Biz uykudayken bile görevini harfiyen yerine getiren, vücudumuzun yüzde 2’sini oluşturmasına rağmen ürettiğimiz enerjinin yüzde 20-25’ini tüketen kompleks bir yapının işleyişi söz konusu çünkü. Saatte beynimizden geçen düşünce sayısı-çeşitli uzmanlarca farklı sonuçlara ulaşılsa ve insandan insana epey değişiklik gösterse de ortalama olarak 2 bin 500-3 bin 300 arasıdır.
Jordan Poppenk ve ekibinin yaptığı araştırmaya göre günde ortalama 6 bin 200’ün üzerinde düşünce geçiyorken Ulusal Bilim Vakfı’na göreyse, ortalama (makul zekaya sahip) bir insanın günde yaklaşık 12 bin ila 60 bin düşüncesi vardır. Bunların yüzde 80’i olumsuz ve yüzde 95’i tekrarlayan düşüncelerdir. Güçlü duygulardan etkilenen anıları, bellek kodlama sistemi sırasında beyin tarafından salınan nörokimyasallar sebebiyle daha kolay hatırlıyoruz.
Bu yüzden duygusal bellek acı verici olabiliyor. Fakat düşüncelerimizi susturamasak bile duygusal hafızamızın bize tekrar tekrar istemediğimiz hisleri yaşatmasını azaltabiliriz gibi geliyor bana. Elbette ki bununla ilgili bir sürü yöntem mevcuttur: nefes egzersizleri, mindfullnes, meditasyon ve daha pek çok şey.. Bugün ise önemli olduğunu defalarca duyduğumuz düşüncelerimizi not almanın anılardaki uygulama şeklinden bahsedeceğim. Uygulamaya geçirdikten sonra anının size hissettirdikleri arasında değişiklik olacağına eminim. O halde kalemi defteri alıp başlayalım.
Öncelikle o an aklımızda beliren olay durum her ne ise hatırladığınız tüm hatlarıyla kağıda aktarmak. Bu ilk adımı attıysanız ve kendinizi tebrik ettiyseniz ben de sizi tebrik edebilirim çünkü gerisi çorap söküğü gibi geliyor. Sırasıyla birbiriyle bağlantılı birkaç soruyu sorup bunlara cevap veriyor olacağız. İlk sorumuz şu: olayı düşününce ne hissettiniz? Bunu olayı yazarken beraberinde “.. bu olayı hatırlamak tekrar düşünmek bende şu duyguları uyandırdı ve şöyle hissettirdi.. ” şeklinde yazarak devam edebilirsiniz. Ardından şöyle soruyoruz ve yazıyoruz: Ben bu düşünceye nasıl sahip oldum?
Bana göre bu biraz düşünmemiz çok eskilere gitmek durumunda olduğumuz önemli bir yer. Neden bu anıyı da pek hatırlamadığımız onlarca anının içinde muhafaza etmiyoruz diye sorarsak bunun pek çok değişken yüzünden oluştuğunu ve en önemli sebebinin de çocukluk anıları olduğu cevabını verirdim. İşte bu yüzden de bu soruya vereceğiniz cevap önem taşıyor lakin cevabı verme aşamasında her an bir aydınlanma (has..) yaşayabilirsiniz. Diğer sorumuz şu: Bu düşüncemi destekleyen ve desteklemeyen kanıtlar neler? Objektif şekilde bunu da cevaplandırdığınızda muhtemelen düşüncenizin ne kadar sağlam temellere dayalı olmadığını fark etmiş olursunuz. Çünkü genelde burada yapılan şey kendimizi acımasızca eleştirmemiz sonucunda vardığımız negatif kanılar ve bunlara gerçekmiş gibi inanıp var olmayan gerçekliğin hüznünü yaşamamızdır. Doğrusu hiç de iyi hissettirmezler. Son olarak bu olayı arkadaşınız yaşamış olsaydı ona ne söylerdiniz, bunları da kendiniz için yaşadıklarınız için yazıya döktüğünüzde kocaman yıldızlı bir aferin kazanmış olabilirsiniz çünkü anı defterinizde (yoktuysa da artık var) çok güzel bir başlangıca imza attınız demek oluyor bu. Hoşça ve çarpıtılmamış düşüncelerle kalınız:)
YORUMLAR