İngilizler veya İngiltere resmi adı ile Birleşik Krallık, bu Ülke Avrupa kıtasının batısında büyük Britanya ve bazı küçük adalardan oluşuyor.
Dünyada Nüfus bakımında 21. sırayı alan İngiltere, toprak bakımından 8. sırayı alır, bir de bu Ülke; İngiltere, İskoçya, Galler, Kuzey İrlanda ve Cebeli Tarık adları ile beş federasyondan yani beş parlamento tarafından idare edilir.
Bahse konu olan İngilizler ise sadece 120 bin Km toprağa sahiptirler, bir mukayese yapılırsa bu Türkiye’nin yedide biridir.
Ama hani bir laf var yiğidi öldür fakat hakkını yeme, bugün için İngilizler bu küçücük toprağı ile, bu az Nüfusu ile dünyanın lideridirler.
Dünyaya yön veren belki de tek ülkedir, siyasetçinin biri İngiltere için şunu söylemişti, başta Orta Doğu olmak üzere bütün Dünyanın projesi İngiltere’nin Başkenti Londra’da çizilir, ABD ve müttefikleri bunun uygulayıcılarıdır.
Bugünün dünyasında başta Hindistan, Pakistan, Bangladeş, Endonezya ve tüm orta Doğu ülkeleri olmak üzere toplam 65 ülke zamanla İngilizler tarafından işgal edilip sömürgeleştirilmiş sonradan bu ülkelere bağımsızlıkları teker teker verilmiş, üstelik İngilizler bu ülkelerden savaşmadan gönül rızası ile çekilip, ülkelerini onlara teslim etmişler, bunun içindir ki bugün bu ülkelerin arasında İngiliz devletler topluluğu adlı bir örgüt var.
Dünya siyasetinde ne ağırlığı olan nede ismi pek duyulmayan bu topluluk, senede sadece bir kere İngilizlere şükranlarını sunmak için toplanırlar.
Ne ilginç değil mi, İşgal ediliyorsun sonra işgalcine minnet borcu sunuyorsun, peki ne oldu İngilizler bu halklara ne verdi ki, kendileri hem işgalci hem de sevgili oldular.
Bunun sırrı aslında İngilizlerin derin ve bilinçli politikasında yatar, bir düşünün memleketinden gemilere biner On binlerce Km yol alır, ne emekle ne güçle bu ülkeleri bir bir işgal ederler, bu ülkelere zaman zaman katliama varan trajedilerde yaşatmışlar, ama İngilizler her millete onların kafalarına göre ve onların vazgeçmeyeceği bazı değerlerini iyi kullandılar.
Örneğin; kendi Hıristiyan inancını onlara sundular ama hiç kimseyi buna zorlamadılar, yerel inançlarına saygı duydular, İngilizce dilini onlara sundular ama onların dillerine ve geleneklerine saygı duydular.
Bu ülkelerin o zamanki yaşamlarına ilkel hayat demek bile az gelir çok fakir ve sefalet içindeydiler.
İngilizler buralara teknoloji ve birazda medeniyet götürdüler, onlara devlet sistemi kurmayı öğrettiler, bunu gören ve yaşayan o halklar acılarını bir tarafa bırakıp İngilizlerin bu faaliyetlerine destek oldular, bir de İngilizlerin bir taktiği işgal ettikleri ülkelere, kendilerinden bir Vali veya başka bir adla oraya bir kişi tayın ederler, yerel yönetimi orda en güçlü topluluk veya yerine göre aşiret ve söz sahibi olan kişilere bıraktılar, yani evlerinin içine müdahale etmediler.
Bütün bunlar ve benzeri politikaları, İngilizleri bu devletler nezdinde İşgalci değil kurtarıcı olarak görmelerine yetti.
YORUMLAR